MEHDÃŽLÄ°K (3) |
Çarşamba, 03 Ocak 2018 00:00 | |||
MEHDÃŽLÄ°K (3)(...dünden devam) Azerbaycan’da tanıştığımız mihmandarımız olan ÅŸimdiki ÅžeyhulisÂlâm (o zamanki ÅŸeyhu’l-islâm yardımcısı) PaÅŸazâde Hacı Allahaşükür’e: – Böyle hayâlî ÅŸeye ne diye inanıyorsunuz? dediÄŸimde: – Halkın birleÅŸmesi, inançlarının diri ve canlı kalması için buna inanmalarında yarar vardır. Yoksa ben de bilirem ki bir insan, asırlarca yaÅŸayamaz, cevabını almıştım. Tâ Kıyâmete kadar sürecek uzun zaman içinde sadece oniki halîÂfenin geleceÄŸi, akla uygun deÄŸildir. Ayrıca her yüzyılda bir müceddid geleceÄŸi hakkında rivayet edilen hadîse de aykırıdır. Her yüzyılda bir müceddid gelecekse, Kıyâmetin ne zaman kopacağı belli olmadığına göre mücedÂdidlerin sayısı onikiyi çok geçer. Åžimdi 1420. Hicret yılında bulunuyoruz. Allah’ın Elçisi’nden bu yana 14 asır geçmiÅŸtir. Demek ki ümmet içinde en az on dört müceddid gelip geçmiÅŸtir. Bu müceddidler ümmetin velîleri sayılırlar. O halde ümmetin iÅŸlerini adâletle yönetecek olanları oniki ile sınırlamak gerçeklere uygun görünmüyor. Kur’ân-ı Kerîm’de ÃŽsâ’nın öleceÄŸi, hattâ öldüğü (Nisa: 98/4) ve Enbiyâ: 73/34’ncü âyette Hz. Muhammed’den önce hiçbir insana ebedî yaÅŸama verilmediÄŸi, ondan öncekilerin hepsinin öldüğü; Hz. Muhammed’in de bir gün öleceÄŸi belirtildiÄŸine göre ÃŽsâ’nın öldüğüne inanmak gerekir. Ancak ÃŽsâ, genelde Hıristiyanların sandıkları gibi öldürülmemiÅŸ, asılmamış, Allah onu YahûÂdîlerin ÅŸerrinden kurtarmıştır. Yahûdîler, ÃŽsâ’ya benzettikleri birini ÃŽsâ diye asmışlardır. Hz.ÃŽsâ da onların gözlerinden kaybolup emin bir yere gitmiÅŸ ve orada normal bir ÅŸekilde vefat etmiÅŸ, ruhu da göklere yükselmiÅŸtir. ÃŽsâ’nın ineceÄŸine ve Ä°slâm ÅŸerîatiyle amel edeceÄŸine dair hadîsler, eÄŸerdoÄŸruiseşöylete’vîledilebilir:Bir peygamberin dini yaÅŸadıkça kendisi ma‘nen yaÅŸamaktadır. ÃŽsâ’nın fikriyatını Yahûdîler öldürememiÅŸlerdir. Bilâkis onun tebliÄŸleri yayılmış, YahudîliÄŸe egemen olmuÅŸtur. Onun ruhunu temsil eden ümmeti, bir gün ismen olmasa bile, ma‘nen Hz. Muhammed’in fikriyatını benimseyecek, onları uygulayacaktır. Bunlar görünürde ÃŽsâ mensubu olsalar bile, uygulamada Ä°slâm'ın özüne mensub olacaklardır. Yahut tamamen Hıristiyanlığı bırakıp Ä°slâm’a dönmeleri de muhtemeldir. Nitekim XX. Asrın sonunda Avrupa’da Ä°slâmın sesi yavaÅŸ yavaÅŸ duyulmaya baÅŸlamıştır. Afrika ve Amerika’da müslümanlık sür’atle yayıl-maktadır. Ä°slâmın anlaşılmasına engel olan, onun hüviyetini deÄŸiÅŸtirerek, çarpıtarak Avrupalılara anlatan misyonerler, yeni yetiÅŸen yansız bilim adamlarının çabalarıyla yavaÅŸ yavaÅŸ bu tutumlarından vazgeçmek zorunda kalmışlardır. Ä°slâm, olduÄŸu gibi anlatıldığı takdirde Avrupa’da ve dünyâÂnın her yanında hâkim duruma geçeceÄŸinde şüphe görmüyoruz. Bu hadîslerde servetin çok artacağı, zekât verilecek kimsenin bulunmayacağı, insanların tam bir barışa kavuÅŸacakları ifade edilmektedir. Belki birbirlerine yaklaÅŸan, fikren ilerlemiÅŸ insanlar, sorunlarını dövüşle deÄŸil, görüşmelerle çözümleyecekler, artık eskisi gibi birbirlerine saldırmayacak, barış içinde kardeşçe yaÅŸayacaklardır. Zaten Ä°slâm'ın ruhu da barış ve kardeÅŸliktir. Henüz böyle bir düzen uzaklarda ise de eski yıllara göre insanların, birbirlerine daha çok yaklaÅŸtıkları, birbirlerini daha iyi anlamaya baÅŸlaÂdıkları da bir gerçektir. Belki BirleÅŸmiÅŸ Milletler Örgütü, gittikçe güçlenip dünya ulusları arasında tam ve âdil bir hakem rolü oynar, uluslararası iliÅŸkilerde adâlet, barış ve huzur saÄŸlanır. ***
|