İLK KIBLE MESELESİ (1)
Cuma, 29 Aralık 2017 00:00

İLK KIBLE MESELESİ (1)

(...dünden devam)

Allah'ın Resulü (s.a.v.) Mekke'de iken Kâ'be'ye yönelip namaz kılardı. Medine'ye gelince Yahûdîlerin kıblesi olan Kudüs'teki Sahra'ya doğru yönelerek namaz kılmağa başladı. On altı-on yedi ay kadar böyle namaz kıldı. Bundan maksadı, Yahûdîleri İslâm’a ısındırmak, onların İslâm’a yönelmelerini sağlamak, aslında Allah'tan gelen bütün dinlerin özde bir olduğunu anlatmak idi. Fakat gönlü, Kâ'be'nin kıble olmasını istiyordu. Çünkü Yahûdîler İslâm’a ısınmak şöyle dursun, bundan şımararak: "Muhammed ve adamları, kıblenin neresi olduğunu bilmiyorlardı, biz onlara yol gösterdik" demeğe başlamışlardı. Dinin ruhundan ayrılıp sadece şeklinde kalan mukallidler, kıblenin, insanlar arasında birliği sağlamanın ve birlikte Allah'a yönelmenin bir sembolü olduğunu unutmuş, Süleyman Ma'bedine veya belli bir binâya yönelmenin dinin ruhu olduğunu sanmışlardı. Hz. Muhammed (s.a.v.)in, kendi kıblelerine yönelmesini de kendilerince bir övünme vesilesi yapmışlardı. Bundan dolayı zaten daha önce her üç dinin temellerini koymuş olan Hz. İbrâhîm'in yaptığı Kâ'be'ye yönelerek ibâdet eden Allah Elçisi, yine oraya dönmek için Allah'ın buyruğunu bekliyordu.


Nihayet Bedir Gazasından iki ay önce bu emir geldi. Kendisi öğle namazının henüz iki rek'atini kıldırmıştı ki: "Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu, (gökten haber beklediğini) görüyoruz. Elbette seni hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. (Bundan böyle) Yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir, nerede olursanız yüzlerinizi o yöne çevirin. Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, bunun Rabları tarafından bir gerçek olduğunu bilirler. Allah, onların yaptıklarından gafil değildir.” (Bakara: 144) âyeti indi. Allah'ın Resulü ve arkasındaki cemaat, Kâbe'ye doğru döndüler.

Bu emrin, namaz dışında, -Ki Kurtubî bunu kuvvetli buluyor- yahut ikindi veya sabah namazında geldiğine dair rivâyetler de vardır. Fakat rivâyetlerin kuvvetlisi, öğle namazında gelmiş olduğudur. Peygamber (s.a.v.) Seleme oğulları Mescidinde öğle namazının iki rek'atini kılmış iken Kâ'be'ye dönme emri gelmiş, son iki rek'atini de Ka'be'ye dönerek kılmış; bundan dolayı o mescide mescîdu'l-kıbleteyn (iki kıbleli mescid) denmiştir. Eslem kızı Nuveyle adlı bir sahâ­biyye, kendilerinin öğle namazını kılarken kıblenin değiştiği haberinin kendilerine ulaştırıldığını; mescidde erkeklerle kadınların yer degiştirdiklerini söylemiştir (Kurtubî, 2/149. Bu haberden, Hz. Peygamber zamanında mescidde kadınların da erkeklerle beraber cemâatle namaz kıldıkları, ancak onların, erkeklerin arkasında saf tuttukları anlaşılır). Öğle namazını Allah'ın Elçisi ile birlikte kılmış olan bir adam, ikindi vakti başka bir toplumun mescidine gitmiş ve ikindi namazının rükû'unda bulunan cemaate: "Allah şahiddir ki ben Peygamber (s.a.v.) ile birlikte Kâ'be'ye doğru namaz kıldım" demiş, oradakiler de Kâ'be'ye dönmüşlerdir. Kıblenin çevrilmesi hakkındaki emir, Kuba Mescidine ancak ertesi gün sabah namazında ulaşmış, yüzleri Kudüs'e doğru dönük olan bu cemaat, Kâ'be'ye dönmüşlerdir (Kurtubi, el-câmi'li- Ahkâmi'l-Kur'ân: 2/147-150).

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş