MESCİD-İ AKSÂ: TARİHÎ BOYUT (1)
Pazartesi, 18 Aralık 2017 00:00

MESCİD-İ AKSÂ: TARİHÎ BOYUT (1)

İlya (Kudüs) Filistin'in güneyinde dağlık bir mıntıkada yer alan, savaş açısından stratejik önemi haiz bulunan müstahkem bir kaledir. Eski Mısırlılar, Mısır üzerine gelen düşmanı savmada bu kentten çok yararlanmışlardı. Savunmaları buradan başlardı. Kent birkaç kez Mısır egemenliğine girip çıkmıştır. Davud ve Süleyman zamanında Kudüs bağımsızlığa kavuşmuş, Süleyman heykelini (Yahudi ma'bedini) burada yaptırmıştır. Milattan önce altıncı asırda Farsların Filistin'i işgali sırasında Süleyman Ma'bedi ve bütün Kudüs yanmış; sonra Yahudiler burayı kutsal ma'bedleri olarak benimseyip güzelce onarmışlar, tahkim etmişler. Bu müstahkem kent, Milattan önce birinci asırda Romalıların saldırısına dayanabilmiş, Filistin Romalıların egemenliği altına girince Herodos, Ma'bedi yıkmış, daha sonra genişleterek yeniden yapmış, direklerini de yükseltmiş; eskisinden daha muhteşem bir hale getirmiştir. Hıristiyanlık Filistin'e hâkim olunca Ma'bed ihmal edilmiş, nerede ise harabe haline gelmiştir. Bununla beraber Kutsal Kudüs kenti sağlamlığını korumuş; bundan ötürüdür ki Yedinci Milat Çağında Farsların saldırısına direnebilmiş, kapılarını Farslara açmamıştır. Kent, Fars kuşatmasına karşı on sekiz ay dayandıktan sonra teslim olmak zorunda kalmıştır. Kenti tekrar geri almayı başaran Herak­leios, Farslara yol gösterdikleri, yardım ettikleri gerekçesiyle Yahudileri şiddetle cezalandırmıştır.

Kudüs tarihi üzerine bu kısa göz atış, Kent'in hiç direnmeden Müslümanlara teslim olduğu, Atrabon'un Müslümanların geldiğini duyar duymaz hemen çözümü Patrik Saferneyos'a havale edip emrindeki kuvvetlerle Mısır'a çekildiği, Amr bn Âs gelir gelmez Patriğin, barış yapmak için Ömer'in gelmesini istediği yolundaki rivayetleri çürütmektedir. Bu kent, tarihi boyunca her saldırıya karşı direnmişti. Müslümanların gelmesinden yirmi yıl önce Farslara karşı nasıl mukavemet gösterdiği bilinmektedir. O zaman Farslar, Şam bölgesinde Bizanslıları birçok yerde bozguna uğratmıştı. Nitekim Müslümanlar da sonradan Bizanslıları Yermuk'ta, Dı­maşk'­ta, Fahl'da, Ecnâdeyn'de bozmuşlardı. Durum böyle olunca bu müstahkem kentin, öyle hemen Müslüman güçlere teslim olmayıp bir süre direnmiş olması gayet doğaldır. Demek ki Müslümanların fetihten önce bu Kenti aylarca kuşattıkları, uzun kuşatmanın ardından Kent halkının barış istediği rivayeti doğrudur. Tarih, Kentin Müslüman güçlere hiç mukavemet göstermeden teslim olduğu rivayetini çürütmektedir.

15. Hicrî 636 Milâdî yılda vuku bulan Kudüs kuşatması uzun sürmüştü ki kuşatma sırasında İki Müslüman Komutan (Ebu Ubey­de ve Halid) Suriye'nin en kuzeyinde bulunuyorlardı. Kent Amr bn Âs komutasındaki Müslümanlar tarafından kuşatılmış bulunan Kent, teslim olmakta direndiği için kuşatma uzun sürdü. Amr, Hz. Ömer'­den yardım istemek zorunda kaldı ve yazdığı mektupta "Ben çok güç ve çetin bir savaşla karşı karşıyayım. Senin için ayrılmış ülkeler karşımda bulunuyor. İş senin görüşüne ve buyruğuna bağlıdır. Ne buyurursun?" demişti. Taberi bir rivayetinde şöyle diyor: "İlya halkı, Amr'ı çok üzüp kızdırdıkları gibi Amr da onları üzdü, sıkıntıya soktu! Ne onları ne de Remle'yi yenemedi. Bunun için Halifeden büyük bir yardımcı güç göndermesini istedi."

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş