ERKEK VE KADININ AVRETİ SORUNU (3)
Cuma, 08 Aralık 2017 00:00

ERKEK VE KADININ AVRETİ SORUNU (3)

(...dünden devam)

“Yabancı bir erkeğin, kadının yüzü ve elleri dışındaki yerlerine bakması helâl değildir. Ancak tedavi için doktor, kadının her yerine bakabilir. Bu, zarurettir. Kadınların sünnet edildiği yerlerde sünnetçi erkeğin, kadının edep yerine bakmasında da bir sakınca yoktur.” (Mefâ­tîhu’l-ğayb: 23/203)

Âyette sayılan mahremleri için kadının avreti, sadece göbekle diz kapağı arasıdır. Kendi kocasına ise her tarafı helâldir.

(Özü bu olan konu, mezheblere göre değişir:

Mâlikîlere göre kadının, mahremi olan erkeklere avreti: yüzü, etrâfı (başı, boynu, elleri ve ayakları) hariç bütün bedenidir.

Hanbelîlere göre yüzü, boynu, başı, ayakları ve bacağı dışında kalan kısmıdır. Hanbelîler, müslüman kadınla gayri müslim kadın arasında fark görmezler. Kadın yabancı bir kadının yanında göbekle diz kapağı arasındaki yer dışında kalan organlarını gösterebilir.

Şâfi‘îlere göre kadının yabancı erkeğe yüzü ve avuçları avrettir, fakat bu yerleri, kâfir kadına avret olmadığı gibi, evinde çalışan hizmetçilerine boynu ve kolları avret değildir. Ahlâksız kadınlar kâfir kadın gibidir, bu yerler onlara da avret değildir (el-Fıkh alâ’l-mezâhibi’l-arba‘a: 1/192)).

Alâu’d-dîn ibn Mes‘ûd el-Kâsânî, kadının mahremi olan erkek­lerin, kadının saçına, başına, kulaklarına, göğsüne, pazusuna, memesine, bacağına, ayağına bakmalarının mübâh olduğunu söylüyor (Bkz. Bedâ­’i‘u’s-sanâyi‘ fî tartîbi’ş-şarâyi‘: 6/2952).

Bazı kimseler, sonradan, mahrem olmayan erkeklere, kadının yü­zünün de harâm olduğunu söylemişler ve kadını peçe içine sok­muşlardır. Oysa Kur’ân-ı Kerîm’de, Peygamber (s.a.v.)e: “Bundan böyle güzellikleri hoşuna gitse de mevcut eşlerinden başka bir kadınla evlenemeyeceğini, bu eşlerini başka kadınlarla değiştiremeyeceğini” bildiren âyetten de (Ah­zâb: 97/52) yüzün harâm olmadığı anlaşılır. Çünkü eğer yüzü göstermek harâm olsaydı, Hz. Peygamber, kadının güzel olup olmadığını bilemez ve onun güzelliğinin, Peygamber’in hoşuna gitmesinden söz edilmezdi. Oysa âyet, güzelliği hoşuna giden kadınlar olsa da onlarla evlenemeyeceğini bildirdiğine göre demek ki kadınların yüzlerine bakmaya müsaade et­miştir. Bundan da kadının yüzünün harâm olmadığı anlaşılır. Râzî de bu kanâattedir.

Erkeğin avretine gelince: Bu konuda Kur’ân-ı Kerîm’de belirleyici bir hüküm yoktur. Sadece A’raf Sûresinin 26. âyetinde Allah’ın, insanoğullarına, sev’e’lerini örtmeleri için giysi indirdiği belirtilmektedir. Sev’e de cinsel organdır. Bu konuda sınırlayıcı hüküm getiren rivâyetler ise ihtilâflıdır. Bir hadîste erkeğin uyluğu (diz kapağı ile kalçası arası İbn Hanbel, Müsned: 3/478), diğer birinde göbekle diz kapağı arası avret sayılmaktadır (Ebû Dâvûd, Libâs: 37; Dârekutnî, 1/230-231). Bunun yanında, Hz. Peygamber’in uyluğu açık olarak oturduğuna, bu haliyle, yanına girildiğine, uyluğu görünecek biçimde eteğini yukarı çektiğine dair rivâyet de vardır (Buhârî, Salât: 12; Müslim, Fadâilu’s-sahâbe: 26; Beyhakî, es-Sunen: 2/231; Şevkânî, Neylu’l-Evtâr: 2/71 Buhârî, Enes’ten gelen bu rivâyetin senedini daha sağlam bulmaktadır. Bkz. Salât: 12). Bunlara dayanan Zâhirîler ve diğer bazı bilginler uyluğun avret olmadığını söylemişlerdir (Bkz. İbn Kudâme, 1/578; İbn Rüşd, Bidâyetu’l-muctehid: 1/99;…).

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş