KUR’ÂN KISSALARINDAKİ KONUŞMALAR (1)
Pazartesi, 20 Kasım 2017 00:00

KUR’ÂN KISSALARINDAKİ KONUŞMALAR (1)

Değerli Hocam merak ettiğim bir şeyi sormak istedim size. Kur'an'da bizim peygamberimizden başka diğer peygamberlerin duaları, sözleri, diğer ümmetlerdeki insanların sözleri, firavunun, Nemrud'un, meleklerin diğer peygamberlere konuşmaları Kur'an'da Arapçaya dökü­lerek Kur'an'da yer almaktadır. Merak ettiğim Kur'an bunların konuşma­larını aynen vermiş midir, yoksa o konuşmalara yakın, anlam bütünlüğünü bozmadan mı vermiştir. Bir de Kur'an’da çok anlamlılık var. Acaba o çok anlamlılığın içinde onların o sözleri mevcut mudur? Saygılarımla...

Cevap: Kur’ân’ın amacı hikâye anlatmak değil, kıssa yoluy­la muhataplara ders vermek ve onları tevhîd çizgisine çekmektir. Bu bakımdan her peygamber’in kavmini tevhide çağrısı ve muhatapların da o çağrı karşısındaki olumlu veya olumsuz davranışı anlatılır. Bu anla­tım­larda Kureyş içinde Hz. Muhammed’e karşı çıkan, itirazlar sergileyen Kureyş liderlerinin düşünce ve tutumları yansıtılır. Yani her kıssanın, Hz. Muhammed(sav)in peygamberlik çağrısıyla ilgili olan kesiti anlatılır. Böylece peygamberlerin birbirinin misyonunu tamamlayan ve aynı ülkü ve ideal ile hareket eden ve aynı itirazlarla karşılayan Tanrı elçileri oldukları mesajı verilir.

İnsanlar kıssadan hisse alırlar. İşte Kur’ân kıssaları bu maksatla anlatılır. Kur’ân’ın amacı tarih anlatmak değil, kıssa yoluyla öğüt vermektir. Onun için bu kıssaların, mutlaka târihen sabit olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Önemli olan, o zamanda yaşayan insanların, bunları böyle bilmeleridir. Bu konuda “İslâm’a İtirazlar Kur’ânı Kerim’den Cevaplar” adlı eserimin Kur’ân kıssaları bölümünü okumanızda yarar vardır. Buraya o kitabımdan bir miktar alıntılıyorum.

 

“İslâm’a İtirazlar ve Kur’ân-ı Kerîm’den Cevaplar” adlı eserimde bu hususta söylediğim birkaç cümleyi yinelemek istiyorum: “Şunu da belirtmek lâzımdır ki Kur’ân-ı Kerîm, belirli tarihi olayları alıp ayrıntıya girmeden ana noktalara dokunmakta ve ders vermektedir. Olayların, daha ziyade kendi amacına lâzım olan yanlarını seçmektedir. Bu olaylar çeşitli yerlerde geçtiği halde her defasında ayrı bir tatlılık ve canlılıkla ifade edilmektedir. Kur’ân’ın ele aldığı tarihî vak’aların her birinde Arap ulusunun müptelâ olduğu bir hakikat dile getirilmektedir. Dolayısıyla Arapların o fenâ huyları kınanmaktadır.

(devamı yarın..)