CENNETE KİM GİRER? (4) PDF 
Cumartesi, 28 Ekim 2017 00:00

CENNETE KİM GİRER? (4)

(...dünden devam)

Kur'ân-ı Kerîm, Mâide Sûresinin 73‘ncü âyetinde teslîs inancını bırakmayanlara acı bir azâbın dokunacağını bildirmekte ve onları bu sözden vazgeçmeye çağırmakta; Âl-i İmrân Sûre­sinin 64’ncü âyetinde de onları tevhîd inancında birleşmeye dâvet etmektedir:

De ki: ‘Ey Kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir söze gelin: “Yalnız Allah’a tapalım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; birbirimizi Allah’tan başka tanrılar edinmeyelim.’ Eğer yüz çevirirlerse; ‘Şâhid olun, biz Müslümanlarız!’ deyin.” (Âl-i İmran: 94/64) âyetinin son cümlesinde, İslâm’ın bu olduğu vurgulanmaktadır.

Demek ki Allah'a şirksiz, âhirete şeksiz inanıp sâlih amel yapan herkes İslâm dâiresi içindedir. Peygamber'in vazifesi Allah ile kul arasına girmek yahut insanları kendisine taptırmak değil, Allah'a kulluğa götürmektir. Allah'a îmân ve yalnız O'na kulluk gereğini duyurmakla, peygamberin görevi son bulur. Sana düşen, sadece tebliğdir.” (Şûrâ: 62 48 ve aynı meâlde: Nahl: 70/35, 82; Ankebût: 85/18; Ra‘d: 87/40; Nûr: 102/54; Âl-i İmran: 94/20; Mâide: 110/92, 99. âyetler) Ne peygamber, ne de herhangi bir varlık, Allah ile kul arasına giremez ve Allah'tan başka tanrı gibi tapınılamaz.

Hasılı Kur’ân-ı Kerîm, insanlığa sonsuz İlâhî rahmeti sunmuş, belli bir zümreye değil, Âdem'den Muhamme'de (hepsine selâm olsun) bütün peygamberlerin getirdiği İslâm'ın, yani tevhîd dininin ruhuna bağlı kalan ve tevhîd ahlâkını uygulayan her kula mutluluk, cennet va‘detmiştir. Ama insan egoizmi, toplumun düşüncelerini hadîs şekline döküp Kur'ân'ın açık ifadelerini hükümsüz bırakacak; Kur'ân: "Kitâp ehliyle, –haksızlık edenleri dışında– en güzel tarzda tartışın ve deyin ki: ‘Bize indirilene de size indirilene de inandık. Tanrımız ve tanrınız birdir, biz de O'na teslîm olanlarız’.” (Ankebut: 85/46) deyip bütün tevhîd ehlini bu üç ortak noktada, yani Allah'a, âhirete îman ile sâlih amelde birleştirmek isterken; bu maksatla: “Ey Kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin: ‘Yalnız Allah’a tapalım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; birbirimizi Allah’tan başka tanrılar edinmeyelim’...” (Al-i İmran: 94/64) demesini Peygamber’e emrederken, taklitçi din adamları, Kur’ân’ın, kendisinden önceki Kitapları neshettiğini iddiâ edip diğer din mensuplarını, müşrik, muvahhid ayırımı yapmadan cehenneme doldurmuşlardır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş