UYARILAN VE UYARILMAYANLARIN DURUMUNA DAİR BİR SORU (2) PDF 
Cumartesi, 09 Eylül 2017 00:00

UYARILAN VE UYARILMAYANLARIN DURUMUNA DAİR BİR SORU (2)

(...dünden devam)

Bilindiği üzere Yasin Suresi, iniş tarihi bakımından 41. suredir. İniş tarihi bakımından 50. sure olan İsra Suresinin 15. Âyetinde ise: Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur, kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir günâhkâr, başkasının günâh yükünü taşımaz. Biz elçi göndermedikçe azâb edecek değiliz.

Herkes ne yapmışsa karşılığını, yaptığının sonucunu görür. Doğru hareket eden, yaptıklarının iyi sonuçlarıyla; kötü hareket eden de yaptıklarının çirkin ve korkunç sonuçlarıyla karşılaşır.

Bundan dolayı yüce Allah, İsra 15’nci âyette doğru yolda gidenin kendi yararına hareket ettiğini, yoldan sapanın da kendi zararına saptığını; hiç kimsenin, başkasının günâh yükünü çekmeyeceğini ve peygamber göndermedikçe de kimseye azâbetmeyeceğini bildirmektedir.

Demek ki Allah, insana verdiği doğru ve eğriyi seçme yeteneği yanında bir de emirlerini duyuracak, insanlara yol gösterecek elçi gönderir. İnsanlar, Allah'ın elçilerini dinlerlerse dünyada da, âhirette de mutlu olurlar. Ama kendilerini sapıklıktan kurtarmağa çalışan Tanrı elçilerini dinlemezlerse cezayı hak ederler. Hareketleri kendilerini felâkete götürür, ebedî yaşamlarını mahveder.

Âyetten, insanların elçi gönderilip uyarılmadan sorumlu tutulmayacakları anlaşılır. Gerçi insan aklıyla Allah’ın varlığını anlayabilse de bütün sıfatlarını ve dinî emirlerini tam olarak idrak edemez. Helâli haramı fark edemez. Bu yüzden Allah elçiler gönderip buyruklarını bildirir. Hangi eylemlerden razı olacağını, hangi eylemleri yasakladığını bildirir. Buna rağmen insanlar Allah’ın yasakladığı eylemleri yaparlarsa sorumlu olurlar. Hakk’ın buyrukları dışına çıkanlar yaptıklarının kötü sonuçlarını hem bu dünyada görürler, hem de âhirette. Ancak âhiret azabı dünya azabından çetindir. Bu husus, İşte azâb böyledir. Âhiret azâbı ise daha büyüktür, keşke bilse­lerdi.” (Kalem: 33), “Allâh, dünyâ hayâtında onlara rezîllik taddırdı. Âhiret azâbı ise daha bü­yüktür, keşke bilselerdi!” (Zümer: 26), “Biz de onlara dünyâ hayâtında rezîllik azâbını tattırmak için o uğursuz günlerde, üzerlerine uğultulu bir kasırga gönderdik. Âhiret azâbı ise daha da kepaze edicidir. Onlara hiç yardım edilme­yecektir.” (Fussilet: 16), “Dünyâ hayâtında onlar için azâb vardır, âhiret azâbı ise daha zordur. Onları Allâh(ın azâbın)dan koruyacak kimse de yoktur.” (Ra’d: 34) âyetlerinde ve benzerlerinde vurgulanmaktadır.

***

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş