KURBANIN HÜKMÜ (2)
Pazar, 03 Eylül 2017 00:00

KURBANIN HÜKMÜ (2)*

(...dünden devam)

Yeni İslâm İlmihalinde Kurbanın hükmü şöyle açıklanmıştır:

Kurban, üç mezhebe göre sünnet-i ayn-ı müekkededir. Faili sevap alır, terk eden cezaya duçar olmaz. Hanefilere göre de kurban sünnet-i ayn-ı müekkededir. Hanefîler bu sünnete vâcib diyorlar.

Kurbanın vâcib olması için Müslüman olmak, hür olmak, mukîm olmak ve Dînen zengin sayılacak derecede servet sahibi olmak lâzımdır.

Kurbanda zenginlik ölçüsü yani nisabı, fitrenin nisabının aynıdır. Bunda nisabın yıllanmış, büyüyücü, artıcı olması şart değildir. Bayram sabahı, borcundan ve temel ihtiyaçlarından fazla olarak 200 dirhem gümüş, 20 miskal altın veya bunların karşılığı para ve mala (yani yaklaşık on bin lira fazla paraya) sahip bulunan kimseye kurban kesmek Hanefi mezhebi âlimlerine göre vacib, ama diğer çoğunluk âlimlere göre sünnettir. Oturduğu evden başka evi bulunan kimseye de kurban düşer.

Misafire kurban kesmek vâcib değildir. Nisâb miktarı malı olmayanların kestikleri kurban, nafile olduğu gibi Mekke'nin yerlisi olmayan hacıların kestikleri kurban da nafiledir.

Sonuç, hacca giden kurban kesmek isterse keser. Ama sadece hac (yani ifrad haccı) yapanın kurban kesmesi gerekmez.

Fakat hacca gitmemiş olanların kurban kesmesi, bir emir değil, İbrahim'den kalma sünnettir. Bunu ben söylemiyorum, Peygamberimiz söylüyor: "Bu kurbanlar, atanız İbrahim'in sünnetidir!"

Peygamberimiz kurban kesmiştir ama her kurban bayramında kurban kestiği sabit olmadığı gibi halifeler de hac dışında kurban kesmemişlerdir. Şafiiler de kurbanı sünnet bilirler. Ben de sünnet olduğu kanaatindeyim.

Kurban, insanların değerlendirmesi için değil, Allah için kesilir. Kesmezsem şöyle böyle derler düşüncesinin dinle ilgisi yoktur. Zaten bu niyetle kurban kesmek riyaya girer. 

***

*yazı arşivden alınmıştır