KUR’ÂN’DA İBADET (3)
Cuma, 16 Haziran 2017 00:00

KUR’ÂN’DA İBADET (3)

(...dünden devam)

De ki: "Bana dîni yalnız Allah'a hâlis kılarak, O'na kulluk etmem emredildi. Ve bana müslümanların ilki olmam emredildi.” De ki: "Ben, Rabbime isyân edersem, büyük bir günün azâbından korkarım.” De ki: "Ben, dînimi yalnız Allah'a hâlis kılarak O’na kulluk ediyorum. Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin." De ki: "Ziyana uğrayanlar Kıyâmet günü hem kendilerini, hem de âilelerini ziyan edenlerdir. Dikkat edin, işte bu, apaçık bir ziyandır!" Onların üstlerinden ateşten gölgeler, altlarından da (ateşten) gölgeler var. İşte Allah kullarını bu durumdan korkutur. Ey kullarım, benden korkun! Tâğût'a kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a yönelenlere müjde var. Müjdele kullarımı: Onlar ki, sözü dinlerler ve onun en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah'ın kendilerini doğru yola ilettiği kimselerdir ve onlar sağduyu sâhipleridir. (Zümer: 59/11-18)

“İşte Allah’tan başkasından yüz çevirip sadece Allah’a yönelme konusunda sözün özü budur. والَّذِينَ اَجْتَنَبُوا الطَّاغُوتَ اَنْ يَعْبُدُوهَا وَاَنَابُوا اِلَي اللهِ:Tâğût'a kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a yönelenlere müjde var!” tam anlamıyla Allah’a kulluğa yönelmeğe işârettir. Yüce Allah, kendisine yönelenlere birtakım vaidlerde bulunmuştur:

“Birisi: büşrâ(müjde)dir. Bu müjde ölüm yaklaştığı zaman, kabirde, mahşerde ve insanlardan bir kesiminin cennete, bir kesiminin cehenneme gideceği zamanlarda olur. Bu durumların her birinde hayır, rahat ve huzur müjdesi vardır.

İkincisi: bişâret(müjdelemek, sevinmek)tir. Bişâret kötülük­lerin gitmesi, dileklerin olmasıyla olur. Yüce Allah, yürek­leri ferahlatan bişâ­reti şöyle anlatmıştır:

“Rabbimiz Allah'tır’ deyip, sonra doğru olanların üzerine melekler iner: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size söz verilen cennetle sevinin!’ (derler).” (Fussilet: 61/30),

Onların önünde altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canların çektiği, gözlerin hoşlandığı her şey var! Ve siz orada ebedî kalacaksınız.” (Zuhruf: 63/71),

Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne gözler aydınlatıcı­(ni‘met)ler saklandığını hiç kimse bilmez!” (Secde: 75/17) O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları; ışıkları, önlerinde ve sağla­rında koşar durumda görür­sün. (Kendilerine): ‘Bugün müjdeniz, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacağınız cennetlerdir.’ (Denilir). İşte büyük başarı budur!” (Hadîd: 112/12)

Üçüncüsü: müjdeyi kimin verdiğidir. Müjdeyi veren melek­ler olabilir. Melekler inananları ölüm halinde müjdeledikleri gibi: Melekler, iyi insanlar olarak canlarını aldığı kimselere: ‘Selâm size, yaptıklarınıza karşılık cennete girin!’ derler.” (Nahl: 70/32), cennette de müj­delerler: “Rablerinden korunanlar bölük bölük cennete sevk edilirler. Kapıları daha önce açılmış bulunan cennete vardıklarında onun bekçileri onlara: ‘Selâm size,(ne) hoşsunuz, ebedî kalmak üzere buraya girin!’ derler.” (Zümer: 59/73) Yahut bizzât Allah Tâlâ da müjdeyi verebilir: Çok esirgeyen Rabden (onlara) sözle selâm (vardır).” (Yâsîn: 41/58), “Kendisine kavuştuk­ları gün, selâm ile karşılanır­lar...” (Ahzâb: 97/44) (Mefâtîhu’l-ğayb: 26/258-260)

(devamı yarın..)