KUR’ÂN’DA İBADET (1)
Çarşamba, 14 Haziran 2017 00:00

KUR’ÂN’DA İBADET (1)

Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum, beni beslemelerini de istemiyorum. Allah, işte rızık veren O’dur, kuvvetlidir, metîndir. (Zâriyât: 67/56-58)

Bizim âyetlerimize o kimseler inanırlar ki onlar, kendilerine öğüt verildiği zaman derhal secdeye kapanırlar; Rablerini överek tesbîh ederler, büyüklük taslamazlar. Yanları yataklardan uzaklaşır, (gece namaza kalkarlar), korkarak ve umarak Rablerine du‘â ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar. Yaptık­larına karşılık olarak onlar için ne gözler aydınlatı­cı(ni‘met)­ler saklandığını hiç kimse bilmez! (Secde: 75/15-17)

Mu‘âz ibn Cebel'in şöyle dediği rivayet edilir: "Ben bir seferde Peygamber (s.a.v.) ile beraberdim. Bir gün yanına yakın düştüm, yürüyorduk. Dedim ki:

– Ey Allah'ın peygamberi, bana, beni cennete sokacak, cehennemden uzaklaştıracak bir amel (ibâdet) söyle. Buyurdu ki:

– Sen büyük bir işten sordun. Ama Allah kolaylaştırırsa kolay olur. Allah'a kulluk edersin, O'na hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazı kılarsın, zekâtı verirsin, Ramazan orucunu tutarsın. Beyt'i haccedersin. (Sonra şöyle buyurdu): Sana hayır kapılarını göste­reyim mi? Oruç kalkandır, sadaka günâhı söndürür, adamın gecenin ortasında namaz kılması (da bu hayır kapılarındandır) dedi ve: 'Yanları yataklardan uzaklaşır. Korkarak ve umarak Rablerine duâ ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne göz aydınlatıcı ni‘metlerin saklandığını hiç kimse bilmez!' âyetini okudu. Sonra buyurdu ki: ‘Sana işin başını, direğini, bel kemiğini söyleyeyim mi? İşin başı İslâmdır; direği namazdır; bel kemiği Allah yolunda cihâddır. Sana bunların hepsinin temelini söyleyeyim mi?’

– Evet, ey Allah'ın peygamberi, dedim.

Dilini tuttu:

– Bunu tut, dedi.

– Ey Allah'ın Elçisi, biz söylediğimiz sözlerden ötürü sorumlu muyuz? dedim.

– Haline annen ağlasın ey Mu‘âz, dedi, insanların yüzüstü ateşe sürülmeleri, dillerinin ürünü değil de nedir?" (Tirmizî, İmân: 8; İbn Mâce, Fiten: 12; İbn Hanbel, Müsned: 5/231, 237)

Bu ve benzeri hadîslerden de âyetteki "Yanları yataklardan yükselir, uzaklaşır" cümlesiyle mü'minlerin gece ibâdet etmelerinin kasdedildiği anlaşılır. Ayrıca son âyetteki incelik de bunu gösterir:

Gece ortasında ibâdetlerini gizleyip sırf Allah rızâsı için ibâdet eden mü'minlerin ödülü, yaptıkları işlere uygun olarak giz­lenmektedir. "Hiç kimse onlar için ne göz aydınlatıcı(ni‘met)ler giz­lenmiş olduğunu bilmez" buyuruluyor. Ameller nasıl gece ortasında gizlice yapılmış ise onların ödülleri de öyle gizlenmiş, saklanmıştır. Tâ ki verilen karşılık, yapılan işe denk olsun. Hasan-ı Basrî'ye şöyle denmiş: "Bir kavim amellerini gizledi, Allah da onlara gözlerin görmediği, insanın hatırına gelmeyen ni‘metler gizledi.” (İbn Kesîr, Tefsîr: 3/461)

(devamı yarın..)