DİYANET'İN DARBECİLERE CENAZE HİZMETİ VERMEME KARARI VE HAK HELAL ETTİRME ŞOVLARI (3)
Pazar, 04 Haziran 2017 00:00

DİYANET'İN DARBECİLERE CENAZE HİZMETİ VERMEME KARARI VE HAK HELAL ETTİRME ŞOVLARI (3)

 (...dünden devam)

Allah'a ve Elçisi’ne karşı, yani devlete karşı savaşan, düzeni bozmağa çalışan eşkıyâ (teröristler) hakkındaki cezayı belirleyen bu âyetlerden şu hükümler çıkarılır:

1) Allah'a ve Elçisi’ne karşı savaşan eşkıyâ, Müslüman da olabilir, gayri müslim de olabilir. Hırsızlık, eşkıyâlık, kabadayılık yapan, şehirde ya da kırda yol kesip insanları korkutan, gerek Müslüman, gerek gayrimüslim herkes, âyetin saydığı sıfattadır. Müslümanların huzurunu bozan, düzeni yıkmağa çalışan şerli insanlar, âyetin belirttiği biçimde cezalandırılırlar.

2) Müfessir ve fakîhlerin bir bölümüne göre âyetteki (ev) tahyîr için, bir bölümüne göre de beyân içindir. Tahyîr için olursa bu suçları işleyenlere, âyetin belirttiği cezalardan biri verilir. Yani devlet başkanı veya onun adına hüküm veren yargıç isterse suçlunun öldürülmesine, isterse el ve ayaklarının çapraz kesilmesine, isterse sürgün edilmesine karar verebilir.

3) "Ancak sizin onları yakalamanızdan önce tevbe edenler olursa bilin ki Allah, bağışlayan, esirgeyendir.” âyeti, yakalanmadan önce tevbe eden bu suçluların affedileceğini bildiriyor. Müfessirlere göre tevbe ile Allah'ın hakkı düşer, fakat kul hakkı düşmez. Şimdi bu suçlular, eğer insan öldürmüş ve yakalanmadan önce de tevbe etmişlerse, kan sahibi isterse kısâs yaptırır, isterse kātili affeder. Ancak bu kişilerin mutlaka öldürülmesi zorunluluğu, tevbe ile kalkar. Adam öldürmemiş, fakat mal gasbetmiş iseler, aldıkları mal geri alınır; elleri ayakları kesilmez. Yakalandıktan sonra tevbe edenlerin durumu hakkında âyet bir şey söylemiyor. Müfessirlere göre bunlardan ceza düşmez, bunlar belirtilen cezalara çarptırılırlar.

Kur‘ân-ı Kerîm'in ifadesi geneldir, Müslüman kâfir herkesi kapsar. Nitekim Hz. Ebûbekir zamanında baş gösteren irtidâd olaylarında, Ebûbekir, tevbe edip yeniden İslâm’a dönenleri bağışlamış, ridde esnasındaki eylemlerinden ötürü onları cezalandırmamıştır.

İlk anda el ve ayağın çapraz kesilmesi çok ağır bir ceza gelebilir. Ancak belirttiğimiz gibi başka ıslâh metodu varken en ağır ceza uygulanmaz. Başka hiçbir ceza yarar sağlamazsa son çare olarak el ve ayak kesme cezası uygulanır.

Âyette belirlenen ceza, sadece Allah ve Elçisi’ne karşı savaşmanın değil, bununla birlikte bozgunculuk yapmanın, yani düzeni bozmanın, dehşet salmanın cezasıdır. Çünkü yüklemler birbirine (ve) edâtıyla bağlanmıştır. Bu edât, iki eylemi birlikte yapmayı belirtir. İşte hem devlete karşı savaşan, hem de terör yapan kimselere bu cezalardan biri uygulanır.

***