DİNÎ GÜNLERİN 10 GÜN ÖNE ALINMASI SEBEBİ
Salı, 16 Mayıs 2017 00:00

DİNÎ GÜNLERİN 10 GÜN ÖNE ALINMASI SEBEBİ*

1) Hocam ben, hicri ayların ve dolayısı ile dini günlerin; dini geceler, ramazan orucu ve dini bayramların hangi kaynağa göre ve neden heryıl 10 gün geriye geldiğini öğrenmek istiyorum. Şüphesiz her mevsimde dini günler yaşanarak bir anlamı var ama yine de kaynak ve tesbit açısından merak ediyorum.

2) Seferi olunduğunda sünnet ve vacip namazlarla ilgili kesin bir bilgim yok, seferi iken bunların da kılınıp kılınmayacağını öğrenmek istiyorum.

3) Bir yorumunuzda çorapla mesh hakkında bilgi edinmiştim. Ancak orada bir bayanın abdest alması konusu anlatılıyordu, erkekler için de hüküm nedir? Zira mesh konusu kafamda farklılaştı. Takdir edersiniz ki her ayakkabı ile mesh kullanılmıyor. Ben bir mühendis olarak şantiyelerde ve günlük hayatta meshi kullanamam. Bu konuda abdestli iken çorap giyip daha sonraki abdestlerde mesh yapmak için düşüncenizi rica ediyorum.

4) Namazları öne alarak ve tehir ederek kılınması konusunda, günlük hayatta mazeretimiz çok oluyor. Ancak şartları genelde nasıl anlamak ve bu ruhsatı kullanmak için genel kriter ne olmalıdır?

5) Cuma günleri camideki imam'da zühri ahar namazını ve son sünneti vaktin sünnetini kılarak ona olan güvenimizi azaltmıyor mu? Onlara inandıramamış ve bunu uygulatamayan bir diyanet kurumunun etki ve yetkisi tartışılmaz mı? Ben şahsen rahatsız oluyor ve bu şüphe kendisinde olan imamın arkasında Cuma namazı kılmanın doğruluğunu sorguluyorum!

Cevaplar: 1) Arap Yarımadasında güneş takvimi değil, ay takvimi kullanılırdı. Bu sadece İslâm için değil, Yahudilik ve Hıristiyanlık için de söz konusudur. Bölgede ay takvimi kullanıldığından elbette tarihi olaylar ve günler ay takvimine göre saptanırdı. Dini gün diye bir şey yoktur. Her gün hem din hem dünya günüdür. Yılda iki kez bayram ve bir de Ramazan ayı vardır. İşte bu bayramlar ve Ramazanlar ay takvimine göre belirlenir. Çünkü kullanılan takvim odur. Bu takvimi Müslümanlar icadetmedi. İslâm’dan çok önce vardı.

2) Sünnet namazların hazarisi, seferisi yoktur. Sünnet nafile demektir. Kılarsanız sevap alırsınız, kılmazsanız günahı yoktur.

3) Yazılarımı kadın veya erkekler için değil, kamu için yazıyorum. İslâm’ın hükümleri de öyledir. Kur’ân, başın ve ayakların meshedilmesini emreder. Şayet başta ve ayakta giysi varsa yani başta sarık, takke, ayakta çorap varsa onların çıkarılması gerekmez. Çoraplar üzerine de meshedilebilir.

4) Cem’in şartı falan yok, işiniz olduğu, acele yapmanız bir şey bulunduğu, yolcu olduğunuz zaman takdim ve tehir birleştirmelerini yapabilirsiniz.

5) Cuma günü farz olan, sadece iki rek’at Cuma namazıdır. Hutbeden önce de iki veya dört rek’at sünnet kılınabilir. Dileyen kılar. Zuhr-i âhar, vaktin sünneti diye bir şey yoktur. Onlar uydurmadır. Cuma namazından sonra dileyen iki veya daha çok sünnet kılar. İşte bu kadar.

 

*yazı arşivden alınmıştır