HAYVANLARA MERHAMET NİÇİN KUR’ÂN’DA AÇIKÇA GEÇMİYOR? (3)
Cumartesi, 08 Nisan 2017 00:00

HAYVANLARA MERHAMET NİÇİN KUR’ÂN’DA AÇIKÇA GEÇMİYOR? (3)

(...dünden devam)

Öyle Rahîmdir Allah ki bu kadar hatâlarına, isyanlarına rağmen kullarının rızklarını kesmez, verir. Mahlûkatına bu kadar merhametli olan Allah, yaratıklarına başkalarının dokunmasına, zulmetmesine râzı olur mu? Allah en küçük bir böceğinden dahi vazgeçmez.

Yalnız insanlara değil, canlı olan her varlığa acımak lâzımdır. Hayvan hakkı, insan hakkından daha mühimdir. Ağzı dili olmayan hayvanlara yapılan zulmü Allah affetmez.

Gerçi İslâmda avlanmak mübahtır ama bu sadece bir menfaat için yapılabilir. Onu da ifrata götürmemek lâzımdır. Hayvanları döllenme zamanlarında avlamak günâhtır. Öldürme zevkini tatmin için masûm hayvanlara kıyanlar, şu hadîsteki uyarıyı düşünme­lidirler: "Bir kimse haklı bir sebep olmadan bir serçeyi öldürürse o hayvan, Kıyâmet gününde feryad-ü figanıyla Allah’a gelir ve: ‘Yâ Rabbi, falan adam bir yararı olmadan (yok yere) beni öldürdü!’ der.” 

İhramlıya kara avını yasaklayan Mâide: 96. âyetin sonundaki Huzû­runa toplanacağınız Allah’tan korkun! ifâdesi, hayvanlara merhamet konusunda önemli bir mesaj vermektedir. Burada şöyle denmek isteniyor: Sizin yanınıza hayvanlar uçup konmakta, yanınızda toplanmaktadırlar. Onlara dokunmazsanız, Allah da sizi korur. Ama siz, yanınıza gelen hayvanlara dokunursanız, huzuruna gideceğiniz Allah size bunun hesabını sorar. Siz, o zayıf yaratıklara karşı nasıl güçlü iseniz, Allah da size karşı güçlüdür. Haksız yere yaratıklarını inciten, öldürenleri cezâlandırır. İşte Allah’ın huzuruna gidip yaptıklarınızdan hesap vereceğinizi düşünerek, yanınıza sokulan hayvanlara dokunmayınız, can­lara kıymayınız.

Bir menfaat temini veya bir zararın def'i için hayvan öldü­rülebilir, ama burada da hayvana asla zahmet vermemek şarttır: "Bir menfaat temini, bir zarar def'i bahis konusu olmadan, değil hayvan öldürmek, hattâ bir otu bile kesmek caiz değildir. Çünkü "Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin, fakat siz onların tesbîhini anlamazsınız.” (İsra Suresi) buyuruluyor.

Kaldı ki serçeler, arılar, birçok böcekler, hattâ hor gördüğümüz solucanlar tarıma çok faydalar sağlar. Döllenmede, zararlı haşereleri öldürmede, toprağın oksijenlenmesinde büyük rolleri olur.

Allah'ın bizim hizmetimize verdiği hayvanlar dövül­mez. "Al­lah kullarına güçleri üstünde bir şey teklif etmez." (Bakara: 286) İn­sanlar da böyle davranmalıdır. Hayvanın tahammülü ancak elli kilogramlık yükü çekmek ise ona altmış kilo yüklemek, merha­metsizliktir.

Her zaman köylerde, şehir caddelerinde rastlıyoruz, bur­numuzun kemikleri sızlıyor: Adam arabasına koşmuş zayıf bir at. Yükleyebildiği kadar da yüklemiş. Sonra dikmiş yokuşa. Hayvan zorlanır, omurga kemikleri katlana katlana zorlanır, fakat götüremez. Kuvveti yetmez ki çeksin hayvancağız. Ama kızgınlıkla adam zavallı hayvanın sırtına, kalçalarına şimşek gibi kırbaçlar indirir. "Dur, hemşerim!" diyecek olsan, belki de kırbacı sen yersin:

Ey insan, vurduğun, saatlerce sırtından inmediğin o hayvanın da bir ruhu var. Onun da Allah ile irtibatı var. Vurulan kamçılar, dürtülen zakutlar, Allah'ın hışmına değiyor da haberin yok.

"Verây-i halk Hak'tır, attığın taş incitir Hakk'ı!         

Kılıçtır, vurma göğsün; parçalar dil, dilsizin hakkı!"

(devamı yarın..)