CENÂZE NAMAZI (2)
Perşembe, 09 Mart 2017 00:00

CENÂZE NAMAZI (2)

(...dünden devam)

Bu rivâyetlerin bir bölümü kuşkulu olsa da bütünü göz önünde tutulunca, cenâze namazında Fâtiha okumanın meşrû‘olduğu anlaşılır. Zâten “Fâtiha'sız namaz olmaz" (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâ'î, İbn Mâce ve İbn Hanbel rivâyet etmişlerdir. Faydu'l-Kadîr: 6/429) hadîsi de bu görüşü güçlendirir.

Fakat Ebû Hüreyre’den ve Abdullah ibn Ömer’den, cenâze namazında Fâtiha olmadığına dair rivâyetler de vardır. Bundan dolayı cenâze namazında Fâtiha’yı okuma konusunda fakîhler iki gruba ayrılmışlardır. İmam Ebû Hanîfe, öğrencileri ve diğer Kûfe­liler, İmam Mâlik, Zeyd ibn Alî ve Nâsır, Fâtiha okunmayacağı gö­rüşünü benimsemişlerdir. Ancak Şevkânî, gelen rivâyetlerin, cenâ­ze namazında Fâtiha’nın okunmasını gerekli görenlerin görü­şünü haklı bulmaktadır (Neylu’l-Evtâr: 4/61).

3) İkinci tekbîrden sonra Peygamber(s.a.v.)'e salât getirmek: 'Allahumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kema salleyte.."

Fıkıh kitaplarına böyle girmiştir ama ben Hz. Peygamber’in kıldırdığı cenaze namazlarında kendisine salavat okuduğunu san­mam. Çünkü Cenaze namazının temel öğesi Allah’a hamd ve ölüye duadır. Peygamber’e salavat getirmenin ölüye dua ile ilgisi yoktur. Sonradan gelen uzmanlar saygı için Peygamber’e savalavat getirme­yi namazlara ve cenaze namazına katmışlardır.

4) Üçüncü tekbîrdan sonra ölüye, kendi nefsine ve müslü­manlara du‘â etmek. Dû‘ânın âhiret'e âid olmasından başka bir şart yoktur. Fakat Peygamberimizden nakledilen me'sûr du‘âları yapmak daha güzeldir O da şudur:

اللَّهُمَ اغْفِرْ لِحَيِّنَا وَمَيِّتِنَا وَشَاهِدِنَا وَغَائِبِنَا وَذَكَرِنَا وَأُنْثَانَا وَصَغِيرِنَا وَكَبِيرِنَا . اللَّهُمَّ مَنْ أحْيَيْتَهُ مِنَّا فَأَحْيِهِ عَلَى الإسْلامِ وَمنْ تَوَفَّيْتَهُ مِنّا فَتَوَفَّهُ عَلَى الإيمَان. وَخُصَّ هَذا الْمَيِّتَ بِالرَّوْحِ وَالرَّاحَةِ وَالرِّضْوَان . اللَّهُمَّ إنْ كَانَ مُحْسِنًا فَزِدْ فِى إحْسَانِهِ وَ إنْ كَانَ مُسِيئًا فَتَجَاوزْ عنْ سَيِّئَاتِه . وَلَقِّهِ الأَمْنَ وَالْبُشْرَى وَالْكَرَامَةَ وَالزُّلْفَى بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِين"Allahumma'ğfir li-hayyinâ ve meyyitinâ ve şâhidinâ ve ğâibinâ ve zekerinâ ve unsânâ ve sağîrinâ ve kebîrinâ. Allahumme men-ahyeytehû minnâ fe-ahyihî alâ'l-İslâmi ve men teveffeytehû minnâ fe-teveffehû alâ'l-iman ve hussa hâzâ'l-meyyite bi’r-rahvi va’r-râhati ve'l-mağfirati va'r-rıdvân. Allahumme in-kâne muh­sinen fezid fî ihsânihî ve in-kâne musîen fe-tecâvez an seyyiâtihî ve lakkıhi'l-emne ve'l-buşrâ ve'l-kerâmete ve'z-zulfâ bi-rahme­tike yâ arhame'r-râhimîn (Allahım, dirimizi, ölümüzü, burada olanımızı, olmayanımızı, erkeğimizi, kadınımızı, küçüğümüzü, bü­yüğümüzü bağışla. Allahım, bizden yaşattığını İslâm üzerine yaşat; öldürdüğünü iman üzerine öldür. Bu ölüye de sevinç, rahat, mağfiret ve rızâ ihsan eyle. Allahım, eğer (bu kimse) iyi idiyse iyiliğini artır, eğer kötü idiyse kötülüklerinden geç. Onu güven, müjde, ikram ve rahmetine yaklaştır. Ey merhametlilerin en merhametlisi.)”

(devamı yarın..)