12 İMAM MESELESİ (1) |
Çarşamba, 22 Şubat 2017 00:00 | |||
12 İMAM MESELESİ (1)
(...dünden devam) On iki imam inancına temel yapılan âyetin tefsirine de göz atmakta yarar vardır: “Allâh, İsrâîl oğullarından söz almıştı ve içlerinden on iki başkan göndermiştik...” (Mâide: 110/12) Mâide: 110/12’nci âyette Allah’ın, İsrâîl oğullarına on iki nakîb gönderdiği bildirilmektedir. Nakîb bir şeyi araştıran kimse demektir. Toplumun haliyle ilgilendiği için lidere de nakîb denilir. Tevrât’ın Sayılar Kitâbının birinci ve ikinci bablarında Yahûdî kabîleleri ve bunların başkanları anlatılmaktadır. Allah’ın hikmetine bakınız ki İsrâîl oğullarının başına on iki nakîb tayin edilmişti. Akabe gecesinde de Allah’ın Elçisi’ne, Medîneli on iki nakîb bey’at etmiştir. Bu âyet, tasavvufta velîler hiyerarşisine mesned yapılmış; Şî‘îler de âyeti on iki imam inançlarına temel yapmışlardır[1]. Buhârî ve Müslim'de Câbir ibn Semure'den rivâyet edilen bir hadise göre Allah'ın Elçisi (s.a.v.): "İnsanları on iki kişi yönettikçe işleri düzgün gider.”[2] İbn Kesîr şöyle diyor: "Bu hadîs, hak ve adâleti yerine getirecek on iki halîfenin varlığını müjdelemektedir. Bunların birbiri ardınca gelmeleri gerekmez. Bunların dördü, birbiri ardınca gelmiş olan Ebûbekir, Ömer, Osman ve Alî'dir. Allah kendilerinden razı olsun. Bilginlere göre hiç kuşkusuz Ömer ibn Abdülaziz de bunlardan olduğu gibi Abbâs oğullarından bazıları da bunlardandır. Bunların velâyetleri (iktidarları) tamamlanmadıkça kıyamet kopmaz. Hadîslerde geleceği müjdelenen Mehdî'nin de bunlardan olduğu anlaşılmaktadır. Mehdî'nin adının, Hz. Peygamber(sav)in adına, babasının adının da Peygamber'in babasının adına uyacağı (aynı isimleri taşıyacakları); cevr ve zulüm ile dolmuş olan dünyayı hak ve adâletle dolduracağı zikredilir. Ama Mehdî, râfızîlerin, yaşadığını ve serdâbdan (bodrumdan) ortaya çıkacağını sandıkları Muntazar İmam değildir. Çünkü böyle bir şeyin aslı yoktur. Bu, onların hafif akıllarının hevesi, zayıf hayallerinin vehmidir. [1]. Bkz. Oniki İmam ve Velî maddeleri [2]Müslim, İmâret: 6; İbn Hanbel, Musned: 5/98, 101 bak.
(devamı yarın..)
|