TASAVVUF LAF İLE DEĞİL HAL İLE OLUR, BAŞKA BİR DEYİŞLE TASAVVUF SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE BAŞLAR
Perşembe, 26 Ocak 2017 00:00

TASAVVUF LAF İLE DEĞİL HAL İLE OLUR, BAŞKA BİR DEYİŞLE TASAVVUF SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE BAŞLAR

(...dünden devam)

Tasavvuf öyle bir hakikattir ki ne dilin, ne de sözün olmadığı yerde olur (lâf ile tasavvuf olmaz). Tasavvuf, ehil olan kimselere, evliya ve meşâyih tarafından gelen bereketlerden, (onların) âdâb ve ahlâkının tesirinden meydana gelir. Eğer bir müride hekimin nazarı tesir eder, ona o nazar sebebiyle bereketler geçerse, bu bereketler onun göğsünü açar, kalbini nurlandırır. Yüce Allah buyurmuştur: "Rabbinin, göğsünü İslâm’a açmış olduğu kimse, Rabbinden bir nur üzerinde değil midir?" (Zümer: 22) Bunun ne demek olduğu, Hz. Peygamber(sav)den soruldu. Şöyle cevap verdi: "O, kalbe atılan bir nurdur, onunla göğüs açılır, huzura erer". "Bunun bir belirtisi var mıdır?" diye sorulunca buyurdu ki: "Gurur evinden uzaklaşmak, ebediyyet evine yönelmektir". Bu da dünyaya kızmak, onu sevmemek, ondan ve ona yönelenlerden yüz çevirmek, dünyaya bakmanın (önem vermenin) havass (seçkinler) için mekruh, peygamberler (Allah hepsine salât ve selâm eylesin) için haram olduğunu bilmekle olur. Yüce Allah buyurmuştur: "Onlardan bazı zümrelere, kendilerini denemek için verdiğimiz dünya hayatının süsüne gözlerini dikme..." (Tahâ Sûresi: 131).

Müridin daima kendini eğitmesi gerekir

Bundan dolayı müridin, her vakit nefsini riyazetlerle, mücâhedelerle terbiye etmesi, dilini zikir, kalbini tefekkür, sırrını mürâât (Hakkı gözetmek) ve murakabe ile, ruhunu da Halik'i bilmek ve müşahede ile meşgul etmesi gerekir. Şunu da iyi bilmelidir ki başlangıcı doğru olanın sonu daha mükemmel olur. Zira sonlar, başlara dayanır. Eğer salik doğru çalışırsa sağlam sonuca ulaşır. Çünkü hizmeti daha halis olanın müşahadesi daha net olur. Hali daha doğru olanın, vilâyeti (veliliği) daha yüksek olur. İlmi daha tam olanın işleri Allah'a havalesi daha güzel olur. Ma'rifeti daha sağlam olanın, teslimiyyeti daha mükemmel olur. Tafviz(işleri Allah'a havale etme)nin en yükseği, Allah'ın sevgilisi(Hz. Muhammed sav)e mahsustur. O, bu hali: "İşimi sana havale ettim" (Hadîs Müttefakunaleyhtir) sözüyle ifade etmiştir. Teslimiyetin en güzeli de (İbrahim) Halîl Aleyhisselâm'a mahsustur. O, bu telsi­miy­yetini: "Âlemlerin Rabbine teslim oldum" (Bakara: 131) sözüyle dile getirmiştir.

(devamı yarın..)