ÖNYARGILILARA CEVABIMIZ (8)
Pazartesi, 31 Ekim 2016 00:00

ÖNYARGILILARA CEVABIMIZ (8)

(...dünden devam)                                                                                                  

Peygamberler arasında özellikle Hz. İbrahim, İslâm adıyla sembolleştirilen tevhîd dininin bayraktarıdır:

“Havarilere: ‘Bana ve elçime inanın!’ diye vahyetmiştim (kalble­rine bu düşünceyi atmıştım); ‘İnandık, bizim Müslümanlar olduğumuza şâhidol!’ demişlerdi.” (Mâide: 111) âyeti, Hz. İsa’ya inanan Havarilerin de Müslüman olduğunu söylemektedir.

“İsrail oğullarını denizden geçirdik, Firavun ve askerleri de zulmetmek ve saldırmak için onların arkalarına düştü. Nihayet boğulma kendisini yakalayınca (Firavun): ‘Gerçekten İsrail oğullarının inandığın­dan başka tanrı olmadığına inandım, ben de Müslüman­lardanım!’ dedi.” (Yunus: 90) âyeti de Firavun’un son nefesinde gerçeği görünce tek Allah’a inanıp Müslüman olduğunu bildirmektedir.

Demek ki İslâm, sadece son dinin adı değil, bütün İlâhî dinlerin ortak adıdır. Bu dinlerin, dillere göre adları başka başka olsa da ruhları İslâm'dır.

Hiçbir milletin veya kişinin, kendisini Allah'ın seçkin kulu, başkalarından üstün görmeğe hakkı yoktur. Allah âlemlerin Rabbidir. İnsanların hepsi Allah'ın kuludur. Her toplumda iyiler de vardır, kötüler de. Yahûdîlerin de kötüleri yanında iyileri de vardır: "Onların içinde de ılımlı, orta yolda giden bir toplum vardır ama çokları ne kötü işler yapıyorlar!" (Mâide: 110 (5)/66)

Kur'ân-ı Kerîm, insanlar arasında bozgunculuk yapmağa, savaş çıkarmağa çalışan Yahûdîleri kınarken, dinlerinin ruhuna bağlı kalan ılımlı insanları da övmekte, bütün bir milleti kötü sıfatıyla damgalamamakta, Kitaplarının hükümlerini doğru uyguladıkları takdirde bolluk içinde yaşayacaklarını bildirmekte ve onları, kitaplarını gereğince uygulamaya çağırmakta, Kitaplarının hükümlerini uygulamadıkça bir temel üzerinde olmayacaklarını vurgulamaktadır (Mâide: 110 (5)/63-70).

İlâhî dinlerin özü birdir. Bu dinler, insanları birbirine düşürüp düşman etmek, kırdırmak için değil, aynı ülkü ve idealde birleştirip kaynaştırmak için gönderilmiştir. Dinlerdeki ayrılık, insan egoizminin ürünüdür.

A'râf: 39 (7), Enbiyâ: 73 (21)/59-93’ncü âyetlerde bir dizi Peygamberin da'vet kıssalarındaki ortak noktalar anlatılır:

İyilik, ve Salâh, herhangi bir ümmetin tekelinde değildir:

"Mûsâ kavmi içinde doğrulukla hakka götüren ve hak ile adâlet yapan bir topluluk da vardır... Yarattıklarımız içinde, doğrulukla hakka götüren ve hak ile adâlet yapan bir ümmet de vardır." (A‘râf: 39/159, 181)

39/159’ncu ayette Mûsâ'nın kavmi içinde; 181’nci âyette de genel olarak bütün insanlar içinde hakka götüren ve hak ile adâlet yapan bir topluluğun bulunduğu vurgulanmaktadır. Bu âyetler, Kur'ân'ın evrensel görü­şünü vurgulayan âyetlerdendir. Kur'ân hiçbir ırkı veya toplumu toptan kö­tülemez. Her toplum içerisinde kötülerin yanında iyilerin bulunduğunu söyler. Önceki âyetlerde Yahûdîleri çeşitli olumsuz davranışlarından ötürü kınarken, her yerde olduğu gibi burada da iyileri istisna edip övmektedir. Böyle iken bazı kimselerin herhangibir ırkı tümüyle mahkûm etmeleri, Kur'ân'ın evrensel düşüncesine aykırıdır.

Bütün peygamberler İslâm’ı getirmiştir. İslâm, yalnız Hz. Muhammed(s.a.v.)in tebliğ ettiği dinin adı değil, Âdem'den Muhammed'e, bütün peygamberlerin dininin ortak adıdır.

 

(devamı yarın..    >> ÖNYARGILILARA CEVABIMIZ (9))