İRÂDE (2)
Cumartesi, 09 Temmuz 2016 00:00

İRÂDE  (2)

(...dünden devam)

 

“Rabbinizden size basîretler geldi. Kim (gerçeği) görürse kendi yararınadır, kim (gerçeklere karşı) kör olursa kendi zararınadır”[1] , “Kim iyi bir iş yaparsa kendi yararınadır; kim kötülük yaparsa kendi zararınadır.”[2] gibi âyetler, insana yaptığı işlerin sorumluluğunu yüklemektedir. Eğer kulların işlerini Allah yaratmış olsa, sorumluluğu insana yüklemez.

En‘âm Sûresinde “Allah her şeyin yaratıcısıdır” cümlesi, Cinleri Allah’a ortak yaptılar”[3] âyetinden sonra gelmektedir. Bundan maksat, dünyada hayır tanrısı, şer tanrısı diye iki tanrı kabul eden Mecûsîliği red olabilir. Cinleri Allah’a ortak yapanlar kınandıktan sonra her şeyi Allah’ın yarattığı buyurulmak suretiyle, kâinâtta iki tanrı bulunduğu düşüncesi reddedilmiş olmaktadır. Bu durumda, kâinâtta mevcut her şeyi: yırtıcı hayvanları, haşereleri, hastalık ve acıları yaratanın Allah olduğunu söyleyebiliriz. Âyeti böyle yorumlarsak, kulların işleri âyetin kapsamı dışında kalır.

Bütün bu tartışmalar, Kur’ân’ın amacı dışındadır. Kur’ân’ın amacı, böyle bir tartışma yaratmak değildir. Allah bu âyetle, ortak koşanlara, evrende her şeyi Allah yaratmış iken, hiçbir şey yaratmamış ve yaratamayan şeyleri Allah’a ortak koşmanın doğru olmadığını anlatmaktadır. Asıl amaç budur. Fakat insan aklı, insanın yaptığı işleri de Allah mı yaratır, yoksa insanın kendisi mi yaratır sorusunu ortaya çıkarmıştır.

Mu‘tezilenin düşüncesi yanlıştır. Allah’ın yaratma alanı dışında kalan hiçbir şey yoktur. İnsan Allah’ın yaratığı olduğuna göre insanın fiilleri de dolayısıyla Allah’ın yaratığıdır. Kâinâtta Allah’ın yaratma dâiresi dışında kalan bir varlık ve oluş yoktur.

İnsan bir şeyi yapmak isterse onun için bir enerji gerekir. Bu enerji de yine beden içindeki ve dışındaki Tanrısal yasaların çalışmasıyla meydana gelir. Çünkü enerji besinlerle oluşur. Besinlerin sindirimi, beden organlarının çalışmasıyla olur. Besinleri Allah yarattığı gibi, bedendeki diş, dil, tükrük bezleri, boğaz, mîde, oniki parmak barsağı ve bütün sindirim sistemini de hep Allah yaratmıştır ve bunlar Allah’ın koyduğu yasalarla çalışmaktadır. İşte dış ve iç etkenler birleşince eylem meydana gelir. İnsanın eylemlerini yaratan etkenler Allah’ın yaratması ile var olduğuna göre insanın eylemleri de dolayısıyla Allah’ın yarattığı şeylerdir. Demek ki “Allah her şeyin yaratıcısıdır” genel hükmü, her şeyi olduğu gibi, insanın eylemlerini de kapsar.

Fakat insan, kendi irâdesiyle yaptıklarından sorumludur. Dediğimiz gibi, bir işin oluşması, insanın bir şey yapabilmesi için önce onu düşünmesi gerekir. Düşünmeden, yani kasıtsız yapılan işlerden ötürü sorumluluk yoktur. Fiilleri hazırlayan, insanın içine doğan düşüncelerdir. Düşünce, iç ve dış duyu organlarının çalışmasıyla oluşur. Bu organların çalışması, Allah’ın yarattığı güç ve yasalarla olur. Allah’ın yasaları çalışıp imkân vermezse, insan hiçbir şey yapamaz.

İnsanın gücü, aldığı besinlerin kana karışıp enerjiye dönüşmesiyle oluşur. Bu besinleri Allah yarattığı gibi bunları insan bedeninde enerjiye dönüştüren de Allah’ın yasalarıdır. Şimdi fi‘li yapan güç ve âletler hep Allah tarafından yaratıldığına göre o fi‘li yaratan da temelde Allah’tır.

(devamı yarın..)


[1]. En‘âm: 55/104

[2]. Fussilet: 61/46

[3]. 104. âyet.