VAHYİN KESİLMESİ SÜRECİNİN VARAKA İLE İLGİSİ YOKTUR (2)
Salı, 24 Mayıs 2016 00:00

VAHYİN KESİLMESİ SÜRECİNİN VARAKA İLE İLGİSİ YOKTUR (2)

 (...dünden devam)

“Bu dört Hanif, bir gün Mekke’de büyük mabutlardan (Lât, Uzza, Manat) birinin dini merasiminde bulunurlar. Kurbanlar kesilip, mabut tavaf edilir. Bu dört Hanif bir köşeye çekilmiş, insanların garip şekildeki ibadetlerini seyre dalmışlardı. Şuuru olmayan bir taş parçasına tapanlara acıdılar. Bunlar kendilerine bir hak dini aramak çabasını gösterdiler. Dördü de bu fikirlerde birleştiler. Bu dört Hanif’in başı Varaka bin Nevfel idi. bu dört Hanif, ahir zaman peygamberi olarak Muhammed’i bulmuşlardı. O'nu yetiştirmekte gayret gösteriyorlardı.”

Bunlardan anlaşılıyor ki, Hanifler İslamiyet’in kurulmasında gizli bir cemiyet olarak çalışmışlardı. Öncesini bilemesek de resmi olarak nikâhtan(25) peygamberlik ilanına(40) kadar geçen 15 yıllık süreç içerisinde Muhammed; Varaka ve Haniflerden sürekli olarak bilgi alıyor ve ileride tebliğlerde yer alacak olan o günün şartlarındaki bilinen tarihi, etnoğrafiyi, coğrafyayı, diğer dinleri, hikâyeleri, efsaneleri ve filozofileri öğreniyordu.

Bu bilgi birikiminin meyve verme zamanı artık gelmişti. Hira dağındaki mağarada uzun günler ve geceler, fikir buhranları, kuramsal teoriler, yavaş yavaş taşları yerine oturtuyordu.

Devrim çok yakındı…

Kaynaklar şöyle diyor;

“Bu sıralarda, Ukaz meydanında kızıl bir deve üzerinde Kus bin Saide manalı ve haber verici meşhur hitabını yapmıştı. O zamanlar Hz. Muhammed otuz sekiz yaşında olup, bu ateşli ve uyandırıcı Hanif’i dikkatle dinlemişti. Bilhassa hitabedeki şu sözler o'nun ruhunda yeni bir çığır açmıştır.

''Yemin ederim ki, Allah’ın indinde bir din var ki, şimdi bulunduğumuz dinden daha sevgili ve Allah’ın gelecek peygamberi vardır ki gelmesi pek yakındır. Gölgesi başımızın üstüne geldi. Ne mutlu ol kimseye ki o'na iman edip de o da o'na hidayet eyleye. Ve ol bedbahta ki o'na isyan ve muhalefet eyleye. Yazıklar olsun, ömürleri gafletle geçen ümmetlere''. İşte bu sözlerle Mekke halkına Muhammed’in geleceğini haber veriyordu. Bundan sonradır ki Hz. Muhammed İslamiyet’i kurmak azminde bulundu. Cenab-ı Hak'tan nübüvvet ve risaleti bekledi. Kus bin Saide İslamiyet’in habercisi olmuştu. Hz. Muhammed peygamber olduktan sonra bir gün yanındakiler: içinizde Kus bin Saide'yi tanıyan var mı? Diye sordu. Sonra da bu hitabeden bazı parçalar okudu. Daha birçok şeyler de söyledi. Yine yanındakiler: Acaba onun, satırlarından aklında kalanlar var mı? Dediler. O zaman Hz. Ebubekir: ben biliyorum. diyerek bu hitabeyi sonuna kadar okudu.”

Anlaşıldığı üzere gizli cemiyetin amacı netleşir ve son iki yıl kala toplum içinde dillendirilecek seviyeye varır.

Kaynaklar devam ediyor…

“Hz. Muhammed bunları eşi Hz. Hatice’ye anlattı. Hz. Hatice de amcazadesi varaka bin Nevfel'e onları bildirdi. O bu olayı dikkatle dinledikten sonra: git, eşin Muhammed’e söyle korkmasın. Bu alametler o'nun ahir zaman peygamberi olacağını ispat ediyor. Dedikten sonra, bir de manzume okudu: ''Hz. Muhammed, artık bir peygamberdir. Kendisine görünen Cebrail’le, Mikail’dir. Getirdikleri ise vahiydir. Hz. Muhammed’e inananlar cennete girecekler, doğru yoldan ayrılanlar ise cehennemde sonsuz olarak yanacaklardır.''. Hz. Hatice Varaka'nın yanından dönerek Nevfel'in dediklerini aynen o'na bildirdi. Hz. Muhammed bu sözlerden müsterih oldu. Kendisine peygamberlik geldiğinden dolayı da sevindi.”

 

(devamı yarın..)