VAHYİN KESİLMESİ SÜRECİNİN VARAKA İLE İLGİSİ YOKTUR (1)
Pazartesi, 23 Mayıs 2016 00:00

VAHYİN KESİLMESİ SÜRECİNİN VARAKA İLE İLGİSİ YOKTUR (1)

Sayın Hocam,

Bayramınızı kutlar ellerinizden saygı ile öperim. Her iki cihanda da yüce Rabbimin selamı üzerinize olsun Sayın hocam. Bir arkadaşım Varaka bin Nevfel hakkında aşağıdaki kaynaklarıyla yazıyı yollamış. Bu konuda bizi aydınlatabilir misiniz? Varaka bin Nevfel ölür ölmez vahyin 3 sene kesilmesi doğru mudur? Saygılarımla.

Varaka bin Nevfel Hatice’nin amcasının oğluydu ve ruhban sınıfını kabul etmeyen Nasrani-Hıristiyan’dı. Amcası Ebu Talib Hatice’yi de Muhammed’e ondan istemiştir. Nikâhlarını da 400 dinar -hatice için oldukça düşük- başlık parası ile kendisi kıymıştır. Bu noktada nikâhın Nasrani-Hıristiyan usulünce kıyıldığını ve Varaka’yı çok sayan Hatice’nin de muhtemel Nasrani-Hıristiyan olduğunu kabul etmemiz gayet mantıklı bir yaklaşım olur.

Varaka bin Nevfel’in bilgisi kuvvetli, birçok dil bilen ve düşünce dünyası engin bir adam olduğunu anlıyoruz. Zebur, Tevrat, İncil ve çeşitli sahifeleri de derinlemesine incelemiş, dinler tarihi, dinlerle ilgili kişiler, onların hikâyeleri, efsaneler ve güncel tarih konusunda bilgi edinmişti. Bazı İbranice, Aramice metinleri Arapçaya çevirmişti. Bunların arasında kutsal kitapların da olduğu söyleniyor.

Arabistan o zamanlarda Yahudiler, Hristiyanlar ve çoğunlukla puta tapanlardan oluşuyordu. Varakanın aradığı tek tanrı inancı Mekke’de mevcut değildi Bu sebeple Varaka, Zeyd bin Amr ile birlikte seyahate çıkar. Şam’da, Busra’da Hristiyanlarla tanışırlar. Ancak İsa’nın tebliğ ettiği dinden eser kalmamıştır. Berrak bir kaynak ararken efsanelerle hurafelerle karşılaşırlar. Bir kere ortalıkta hakiki İncil yoktur, sonra teslis (üç tanrı inancı) bid’at kalıplarını da aşar, mensuplarını şirke yuvarlar. Haçlar, ikonalar... Kureyş’in putlarından kaçıp heykellere, tasvirlere yakalanmanın manası yoktur. Kaldı ki papazlar günah çıkarma işini de kimselere bırakmaz, saf insanları acımadan yolarlar.

Oralarda durmaz, kuzeye uzanırlar. Musul’da sadece Allah’ın rızasını kazanmaya çalışan samimi bir Nasturi râhibiyle tanışırlar. Ondan oldukça etkilenirler ve aradıklarına yakın olan inancını benimserler.

Muhammed de puta tapıcılıktan nefret ediyordu. O da Hz. Musa ve Hz. İsa gibi paganizm devrini yıkmak istiyordu. Heykellere tapınmayı hiçbir zaman doğru bulmuyordu. Kendisi ile bu fikri paylaşanların başında Varaka bin Nevfel ile birlikte Kus bin Saide, Abdullah bin Cahş, Osman bin Halis geliyordu.

Buradan hareketle Mekke’de Varaka ile aynı düşünceye sahip arkadaşları ile Muhammed’in bir şekilde tanışması ve onlar tarafından sevilmesi gayet muhtemel. Varaka’nın zengin Hatice’yi de pek de varlıklı olmayan Muhammed’e düşük bir başlık parası ile nikâhlaması da bu yüzden olabilir. Soy, kabile gibi kavramların bugünden çok daha önemli olduğu o zamanlarda böyle bir “zengin kız-fakir delikanlı” evliliğinin bu kadar kolay olması pek muhtemel görünmüyor.

 

(devamı yarın..)