Hayvanlara acımanın önemi *** Hayvanlar da birer sosyolojik toplumdur
Çarşamba, 28 Eylül 2011 12:28

Hayvanlara acımanın önemi

Rabbiniz, rahmeti (acımayı) kendine prensip edinmiştir. Sizi elbette varlığında şüphe olmayan Kıyamet gününde toplayacaktır.” (En‘âm: 55/12)

Müslüman’ın en mühim özelliklerinden biri de merhametli, yufka yürekli olmasıdır. Hz. Muhammed (selâm ona), Allah’ın sıfatlarından olan “rahîm: çok merhametli” sıfatıyla anıldığı gibi sahâbîlerinin de öyle acıma duygusuyla dolu oldukları belirtilmiştir: “Muhammed Allah’ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da birbirlerine karşı çok merhametlidirler.”

Yaratıcı Allah her şeyi iste­miş, beğenmiş, yaratmıştır. Her şey, O'nun sonsuz koru­ması ve rahmeti altına sığınmış, yaşamasına devam et­mektedir. Her işimizin başında Allahü Zülcelâl'in şu iki sıfatını anarak O'na iltica eder, O'ndan yardım bekleriz:

"Bismillâhirrahmânirrahîm: Esirgeyen, merhamet edip ba­ğışlayan Allah'ın adiyle başlarım." Şu âyet dilimizden düş­mez: "Allah koruyanların en hayırlısı ve acıyanların en merhametlisidir.”

Acımak, zulmetmemek Allah’ın üstlendiği temel prensiptir. Merhametli Allah, ne yaratıklarına zulmeder, ne de onlara başkalarının zulmetmesine razı olur. Allah en küçük bir böceğinden dahi vazgeçmez.

Ağzı dili olmayan, kendini savunamayan hayvanlara yapılan zulmü Allah affetmez. Gerçi İslâm’da avlanmak mubahtır ama bu, sadece zorunlu geçim gereklerini sağlamak için yapılabilir. Fakat bu konuda da aşırılıktan sakınmak, zevk için, yahut süs için hayvan öldürmekten kaçınmak lâzım­dır. Hayvanları döllenme za­manlarında avlamak günahtır. Öldürme zevkini tatmin için masum hay­vanlara kıyanlar, şu hadîsteki uyarıyı düşünmelidirler: "Bir kimse haklı bir sebep olmadan bir serçeyi öldürürse o hayvan, Kıyamet gününde fer­yad-ü figanıyla Allah’a gelir ve: ‘Yâ Rabbi, falan adam bir yararı olmadan (yok yere) beni öldürdü!’ der.” (Nesâî, Dârimî) Hadîsin başka varyantlarında: “Her kim, bir serçeyi ya da ondan büyük bir hayvanı haklı bir neden olmadan öldürürse, yüce Allah, Kıyamet gününde onu ondan sorar.” Hayvanı öldürmek için haklı sebep nedir? Diye sormuşlar. Peygamber: “Hayvanı kesip yemendir, başını kesip ortalıkta bırakman değildir!” bu­yur­muş (Nesâî).

Vahşi hayvanlar bile gereksiz yere hayvan öldürmez, açlığını gidermek için birini öldürür, doyunca artık ötekilere dokunmaz. Ama insan öyle mi? Her gün milyonlarca hayvan öldürülüyor. İhtiyaç için değil, çoğu kez gereksiz yere. Zengin ülkelerde kesilen hayvanların etlerinin nerdeyse yarısı çöpe atılıyor. Çünkü artan yemekler çöpe gidiyor.

Eti için değil, sırf derisi için hayvan öldürülüyor. Bir kürk yapımı için 40-50 hayvan öldürüyorlar. Allah o deriyi, bayanlar şık görünmek, caka satmak için kürk yapsınlar diye yaratmadı. O deri, hayvanın giysisidir. O giysi olmadan hayvan yaşayamaz. Sen niçin birkaç dolar uğruna hayvana kıyıyorsun? Onun ruhu Ruz-i cezada zalimden hesap sormayacak mı?

Doğada hiçbir şey boş yere yaratılmamıştır. Onlar doğanın dengesini sağlarlar. O serçeler, arılar, böcekler, hattâ hor gördüğümüz solucanlar tarıma çok faydalar sağlar. Döllen­mede, zararlı haşereleri öldürmede, toprağın oksitlen­mesinde büyük rolleri olur.

 

 

Hayvanlar da birer sosyolojik toplumdur

“Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, (onlar da) sizin gibi birer ümmet olmasınlar (onların durumları, rızıkları, ecelleri takdir edilmiş, yazılmıştır). Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır. Sonra (onlar), Rableri(nin huzuru)na toplanacaklardır.” (En‘âm: 55/38)

Yeryüzünde yürüyen canlıların ve uçan kuşların her türü de insanlar gibi birer ümmettir. Onlar da insanlar gibi sınıf, sınıftır. Yürüyen veya sürünen hayvanlardan her tür bir ümmet, kuşlar bir ümmet, insanlar bir ümmet, cinler bir ümmettir.

Âyetin sonunda bütün canlıların, nihayet Allah’a götürüleceği belirtiliyor: "Sonra Rablerine haşredileceklerdir." Bu ifâdeden Kıyâmet gününde yalnız insanların değil, hayvanların da diriltilip Allah'ın huzuruna götürülecekleri anlaşılır. Âhiret dünyanın özü, ruhudur. Her ruh sâhibi o âlemde var olacaktır. “Vahşî hayvanlar haşrolunduğu zaman” (Tekvîr: 5) âyeti de bunu belirtiyor. Ebûzer (r.a.) diyor ki: "Biz Allah'ın Elçisi(s.a.v.)in huzurunda idik. İki keçi birbirine tos vurdu. Allah'ın Elçisi:

– Niçin dövüştüklerini biliyor musunuz? diye sordu.

– Hayır, dedik.

– Fakat Allah biliyor ve aralarında hüküm verecektir, buyurdu." (İbn Hanbel, Müsned: 5/162)

Ebû Hüreyre'den rivayet edilen bir hadîste Allah'ın Elçisi (s.a.v.): "Kıyamet gününde boynuzsuz hayvan, (kendisine tos vuran) boynuzlu hay­vandan hakkını alacaktır" (Anılan eser) buyurmuştur. Allah kimsenin hakkını kimsenin üstünde bırakmaz.

Özellikle şu son iki asırda insanlar acıma duygusunu kaybettiler. Zevki, para hırsı için zavallı hayvanları öldürüyorlar. Hem de merhametsizce, derisinin kalitesi için hayvanın diri diri derisini yüzüyorlar, elektrikli aletlerle diri hayvanın derisini etinden ayırıyorlar. Bu ne merhametsizlik, ne vicdansızlıktır!. Allah bunun hesabını sormaz mı sanıyorsunuz? Zulüm yapan zulüm bulur, rüzgâr eken fırtına biçer.

"Verây-i halk Hak'tır, attığın taş incitir Hakk'ı!

Kılıçtır, vurma göğsün; parçalar dil, dilsizin hakkı!"

Allah unutmaz, ihmal etmez, imhâl eder (bir süre fırsat verir). Gizli ve aşikâr her yaptığımızı bilir. Her amel, defter-i a'mâle kaydedilir, cezası, ya burada, ya da âhirette verilir.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş