HZ. ALÎ'NİN TEVAZUU (3)
Cumartesi, 21 Kasım 2015 00:00

HZ. ALÎ'NİN TEVAZUU (3)

(...dünden devam)

Öyle bir duruma gelir ki artık o kibir hissinden kurtulamaz. Ama Allah dostları makam ve mal itibariyle yükseldikçe tevazu'ları artar. Mütevazı görünmekten sevinç duyarlar.

Rivayete göre Alî. bir dirheme hurma satın almış. Onu bizzat kendisi sepet içinde taşıyormuş. Demişler ki:

‒ Ey Mü'minlerin Emîri, sen taşıma, birisi taşısın.

Demiş ki: ‒ Hayır, çoluk çocuk sahibi olanın taşıması daha uygundur (Humeydî), et-Târîhu'l-İslâmî: 17/63).

Bu anlatılanlar, Hz. Alî'nin tevazuundan kimi örneklerdir. Böylece o kendisini Mü'minler için güzel bir örnek. bir model yapmıştır.

Amcası Abbas'a karşı saygısı: Abbas'ın uşağı Suheyb şöyle demiş: Alî'nin, Abbas'ın elini ve ayağını öptüğünü gördüm. "Amca benden razı ol, (bana hakkını helâl et)!" dedi (Ashabu'r-Resul: 1/224; Zehebî, es-Siyer: 2/94).

Sırar et-Tâî, Hz. Alî'yi şöyle anlatmış: "Elbisenin kısasını, yemeğin kabasını severdi. Aramızda herhangi birimiz gibiydi. Bir şey sorarsak yanıtlardı. Bir olayı öğrenmek istersek bize olayı anlatırdı. Vallahi bize bu kadar yakınlık ve alçak gönüllülük gösterdiği halde biz onun heybetinden ve ona saygımızdan ötürü huzu­runda konuşmaktan çekinirdik." (el-İstîâb: 3/1108)

Tevazu hakkında şöyle demiş:

"Kişinin tevazuu kendisine değer verir." (Menhecu Emîri'l-Mü'minîn Alî Fî'd-da'veti, s. 523) Kul, Kitab ve Sünnet bilgisinde derinleştikçe ve bunları hayatına geçirdikçe ve nefsinin de gerçek yüzünü bildikçe Allah'a ve yaratıklarına karşı tevazuu artar. Bunun tersine kendini beğenmiş olan kimi sözde da'vetçiler kendini beğenir, gurura kapılırlar. Bu, kıt bilgi ve anlayışlarından kaynaklanır.

Yine Hz. Alî tevazu' hakkında şöyle demiş: "Zenginin, Allah rızası için fakire alçak gö­nüllü davranması ne güzelse, fakîrin de Allah'a güveninden ve tevekkü­lünden ötürü zengine boyun eğmemesi o kadar güzeldir!" Tabii burada kastedilen fakirin kibretmesi değil, Allah'tan başka hiçbir şeye ihtiyaç duymamasıdır.

Hz. Alî yobaz İbn Mülcem tarafından vurulunca Kûfe halkının Hasan'a bey'at etmeleri konusunda fikrini sordukları zaman: "Ben sizi ne bundan men ederim, ne de bunu size emrederim" demesi, Peygamber hilâfetini saltanata çevirmek istemediğini gösterir.

***