İLÂHÎ DİNLERİN RUHBİRLİĞİ (3)

(...dünden devam)

Ra'd 87/23 de belirtildiği üzere Kitap ehli, kendi Kitaplarını doğrulayan Kur'ân'ın inmesinden sevinç duymuşlardır. Çünkü yeni vahyin, Kitaplarını doğru­laması, kendi durumlarını güçlendirir. Tevhîde bağlı olan Kitap ehli, ibâdetin yalnız Allah'a yapılacağını, yalnız O'nun yasalarına uyulacağını söylüyorlardı. Ancak onların Kitâbı ibranca olduğu için Araplar onu anlamıyorlardı. Şimdi o Kitabın içeriği, son derece vecîz bir üslûb ile Hz. Muhammed'e vahyedilmekte, böylece Araplar da şirki bırakıp yalnız Allah'a kulluk etmeğe çağırılmaktadır.

Kendilerinin inandıkları temel prensipleri Araplara ve bütün puta taparlara inandırmak üzere indirilen ve İlâhî Kitâbı doğrulayan; onları reddetmeyen, tersine koruyan, gereğinin yapılmasını isteyen Kur'ân'ın inmesinden, insaflı her Kitap sahibinin elbette sevinç duyması gerekir.

İlâhî dinlerin özü birdir. Bu dinler, insanları birbirine düşürüp düşman etmek, kırdırmak için değil, aynı ülkü ve idealde birleştirip kaynaştırmak için gönderilmiştir. Dinlerdeki ayrılık, insan egoizminin ürünüdür.

A'râf: 39/59-93'ncü âyetlerde bir dizi peygamberin da'vet kıssalarındaki ortak noktalar anlatılır:

Bütün peygamberler insanları bir tek Allah'a kul olmağa, Allah'tan başka tanrılaştırdıkları şeyleri bırakmağa da'vet etmişler; kavimlerinin, özellikle servet ve mevki ile şımarmış zengin takımı onları engellemeğe çalışmışlar. Peygamber ne kadar öğüt vermiş, ne kadar uyarmış ise uyarıları kâr etmemiş, nihayet azâbı hak eden inkârcı kavim İlâhî azâb ile yıkılıp gitmiştir.

"Ey elçiler, güzel şeylerden yiyin ve yararlı iş yapın. Çünkü ben yaptıklarınızı bilmekteyim. 52-Ve işte sizin bu ümmetiniz, bir tek ümmettir; ben de sizin Rabbinizim; benden korkun!" (Mü'minun: 74/51-52)

Bu âyetlerden, bütün peygamberlere helâl, güzel, temiz şeyleri yemelerinin; iyi ve güzel işler yapmalarının emredildiği anlatılmaktadır. Yani bütün peygam­berlerin getirdikleri dinin esası, helâl, temiz şeyleri yemek, güzel işler yapmaktır. "Ey Muhammed, her peygambere verilen emir bu olduğu gibi, sana verilen emir de budur. Ey peygamberler siz, o putataparların, câhillerin uydurdukları hükümlere, geleneksel dine bakmayın; güzel, temiz şeyleri yeyin ve güzel işler, ibâdetler yapın!" buyu­rul­duktan sonra bütün elçilerin aynı prensipleri öğütlediklerini belirtmek üzere: "işte sizin bu ümmetiniz, bir tek ümmettir: Allah'a teslîm ve O'na kul olma şerîatidir. Ben de sizin Rabbinizim; benden korkun!" buyurulmuştur. Burada ümmet toplumsal din anlamındadır. Aynı ülkü ve prensiplere bağlı olan din toplumunu belirtir.

(devamı yarın..)