VAKIF MALI TASARRUFU HK. !
Pazar, 11 Ekim 2015 00:00

VAKIF MALI TASARRUFU HK. !

Selamünaleyküm Süleyman Ateş Hocam, Aydın’da müteahhitlik yapmakta olan bir inşaat firmasıyız. Bazı arsalar üzerine inşaat yapmak üzere arsa sahipleriyle uzun süren görüşmelerimiz sonucu karşılıklı anlaşmaya vardık.

Daha sonra arsanın tapularını sorgulattığımızda üzerlerinde “Şemsi Paşa Vakfı”na ait “vakıf şerhi” olduğunu öğrendik. Arsa sahipleri bu arsaları 1980’li yıllarda satın almışlar. O zaman arsaların üzerinde vakfa ait olduğuna dair herhangi bir şerh ve bilgi yokmuş. 2005 yılında Vakıflar Müdürlüğü’nün geçmişe dönük yaptığı araştırmalar neticesinde mahkeme yoluyla bu arsaların üzerlerine “vakıf şerhi” konulmuş. Arsa sahipleri de bu durumun yeni farkına vardılar.

Vakfın ve üzerlerine şerh konulan arsaların evveliyatını araştırdığımızda, Osmanlı döneminde zeytin ve incir bahçesi olarak kullanıldığı, gelirin de vakfa aktığını şifahen öğrendik. Fakat vakfın kuruluş amacı ve mahiyeti hakkında Vakıflar Müdürlüğü’nden kesin bir yazılı bilgi alamadık. Cumhuriyet döneminde vakıflara ait yerleri o gün için kim kiralayıp işliyorsa, tapular onların üzerlerine çıkarılmış ve günümüze kadar şahıs malı olarak devam etmiş olabilir, dediler. Ayrıca, vakıf şerhi konan bu arsaların zamanında gerçekten vakıf toprağı sınırları içinde kalıp kalmadığını, vakfın sınırlarının nereleri olduğu bilgisine Tapu Müdürlüğü’nden ve Vakıflar Müdürlüğü’nden ulaşamadık.

Vakıflar Müdürlüğü tarafından bu vakfın “mazbut vakıf” (yönetimi, devlet tarafından ele alınmış) ve “tasfiye olmuş vakıf” statüsünde olduğunu söylediler. Emlak beyanı üzerinden %10 miktar yatırıldığında vakıf şerhi kaldırılabiliyor. Yani bu arsaların artık tekrar vakıf olma ihtimali kalmamıştır.

Bu bedelin ödenip şerhin kalkması bizi manevi yönden rahatlatmamaktadır. Dini inancımıza göre “vakıf olan bir malın alınması, satılması, rehin tutulması kesinlikle yasaktır.” Fakat burası artık vakıf statüsünden tamamen çıkmış ve tekrar vakıf olma ihtimali kalmamıştır.

Bu bilgiler ışığında ve bizim belirttiğimiz vakıf hassasiyetimiz doğrultusunda bu arsalar üzerinde inşaat yapıp tasarruf etmemiz dinen uygun mudur? Saygılar. ..

Cevap: Değerli kardeşim, önce size hassasiyetiniz için takdir ve teşekkürlerimi iletirim. Bildiğiniz gibi vakıf malı alınamaz, satılamaz, vakfedenin koyduğu şartlar dışında kullanılamaz. Ama Cumhuriyet döneminde vakıflar eski statüsünden çıkarılmış, devlet bunlara el koymuştur. El koyan kim? Laik, yani din kurallarıyla ilgisi olmayan devlet. Zaten bu vasfıyla devletin bizzat kendisi vakıf şartlarını çiğnemiş, en büyük günahı devlet, yani devlet yönetimini elinde tutanlar işlemiştir. Şimdi siz laik devletin uygulamalarını benimsiyorsanız, artık şahıslara temlik edilmiş bu toprak parçası üzerinde gerekli %10 payı öder, istediğiniz tasarrufu yaparsınız. Ama benim içim tutmaz. Burayı vakfeden Şemsi Paşa kim ise onun ruhaniyeti buna razı olmaz. Dinimiz de bu arsaların amacı dışında kullanılmasını tecviz etmez. Gerçi bu konuda Kur'ân'da kesin bir hüküm olmadığı gibi Hadisler de kesin hüküm ifade edecek nitelikte değildir. Ama İslâm uleması vakıf malına asla dokunulmayacağı, amacı dışında kullanılamayacağı yolunda fetva vermişlerdir.

Ben bu hususta kesin hüküm verebilecek konumda değilim. Şüpheli bir konudur. Vaktiyle zaten devlet bunu vakıf statüsünden çıkarmıştır, günahı devlete aittir, çıkaran ben değilim, günahı bana ait değildir deyip burada bina yaptırabilirsiniz. Bu bir ruhsattır. Ama bir de kendi içinize yani vicdanınıza soracaksınız. Evet, burasını laik devlet vakıf statüsünden çıkarmıştır ama devletin yaptığı, dinin ruhuna uygun mudur? Bu soruyu sorup "Uygun değildir" derseniz, buradan uzak durursunuz. Bu konuda şu hadisi şerifi hatırlatayım: "Müftüler fetva verse de sen kendine, yani kendi vicdanına danış!" Selamlar.