NUR SURESİNE YAPTIĞIMIZ TEFSİRİN BİLİMLE DOĞRULANMASI (1) PDF 
Cuma, 08 Mayıs 2015 00:00

YALÇIN BEY’İN DİKKATİ VE NUR SURESİNE YAPTIĞIMIZ TEFSİRİN BİLİMLE DOĞRULANMASI (1)

Sayın Süleyman Ateş hocamız, insan ve insanüstü varlıklar kitabınızın 8 . sahifesinde nur suresi 35. ayeti meali ve yorumunuz bilmiyorum hiç dikkatinizi çekti mi? 2013 yılında İsviçredeki cern laboratuarlarında kâinatın yaratılışı ile ilgili çalışmalarından dolayı iki fizik âlimi nobel fizik ödülünü aldı; ödül almalarına sebep olan buluş sizin on beş sene önceki yorumunuzla tıpa tıp uyuşuyor. Selamlarımı sunar ilgilenenlere okumalarını tasiye ederim...

Cevap: Dikkatiniz ve ilginiz için teşekkür ederim

Şimdi Nur Suresi 35’nci âyetine yaptığımız tefsiri okurlarımla paylaşmakta yarar görüyoruz:

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru, içinde lamba bulunan bir kandile benzer. Lamba cam içerisindedir. Cam, sanki inciden bir yıldız. Ne doğuya ve ne batıya mensub olmayan mübarek bir zeytin ağacı(nın yağı)ndan yakılır. (Öyle mübârek bir ağaç) Ki, neredeyse ateş değmese de yağı ışık verir. Işığı parıl, parıldır. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah insanlara misaller verir. Allah her şeyi bilir. (Nur: 35)

Tefsîr:

Nur: 35: Allah'ın, göklerin ve yerin nuru olduğunu bildiren bu âyette O'nun nuru, etrafı camlı, içindeki lambasiyle inci gibi parıl parıl parlayan, doğu ve batıya aidolmayan bir zeytin ağacından üreyen yakıtı, nerdeyse ateş değmeden ışık verecek kadar sâf ve temiz olan ışık kümesi bir kandile benzetilmektedir.

Bu âyet, Allah'ın güzelliği ile göklerin ve yerin aydınlandığını anlatıyor.Zümer Sûresinin 69. âyetinde de: "Arzın, kulları arasında hüküm vermek üzere gelen Rabbinin nuruyla parlayacağı" ifade edilmiştir. Bunların hepsi, Allah'ın, son derece güzel olduğu anlamını verir. Tabii böylece Allah'ın güzelliğinin, şavkı çevresine vuran bir insana benzetildiği hatıra gelebilir. Haşa O, hiçbir seye benzemez. Ama insanlar güzeli böyle tanımlar ve algılarlar. Kur'ân da insanların anlayacağı bir üslûpla Allah'ın güzelliğini anlatmaktadır. Ebû Mûsâ'l-Eş'arî'den rivayet edilen bir hadiste Allah'ın cemâli şöyle tasvîr edilir: "Allah uyumaz uyumak O'na yakışmaz. Teraziyi indirir, kaldırır; (daimâ insanların amellerini adâlet terazisinde tartar) gündüzün amelinden önce gecenin ameli ve gecenin amelinden önce de gündüzün ameli O'na çıkarılır. O'nun örtüsü nurdur. Eğer örtüsünü açsa, yüzünün sübhaları, (nurları) gözünün gördüğü bütün yaratıklarını yakar" ( Müslim, İmân, hadis: 293)

Zaman geçtikçe bu âyet üzerinde çok çeşitli yorumlar yapılmıştır. Önce bu konuda ilk müfessirlerin görüşlerini, sonra da bugünkü bilimin ışığında yapılan tefsirleri vermek istiyoruz. İlk tefsirlerde: "Allah, göklerin ve yerin nûrudur" tabiri iki şekilde açıklanır:

1) Allah, göklerin ve yerin aydınlatıcısıdır. Gökler ve yer halkına yol gösteren, karanlıkları aydınlatan O'dur.

2) Allah, göklerin ve yerin hikmet ve adaletle yöneticisidir. Bilgili başkan için: "O, ülkenin nurudur" denilir. Bu sözle onun ülkeye nur gibi yol gösterdiği, zulmün karanlığını adâletiyle aydınlattığı anlatılır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş