ÖLÜMÜ YAŞAYANLARDAN BİR ÖYKÜ (6)
Perşembe, 30 Nisan 2015 00:00

ÖLÜMÜ YAŞAYANLARDAN BİR ÖYKÜ (6)

(...dünden devam)

Bahçedeki arkadaşlarım sevgi doluydular ve benim henüz geri dönmek istemediğimi anladılar. Çünkü hâlâ yeni şeyler öğrenmek istiyordum. Beni memnun etmek için bana çok daha fazlasını gösterdiler.

Bahçeye geri dönerek önceki dostlarımla karşılaştım. Ziyaret ettiğim dünyâlarda gelişme gösteren insanları görmüştüm, onlar Efendimize ben­zemeye çalışıyorlar ve dünyâ üzerindeki gelişmelerimizi de merak ediyorlardı.

Bütün bunları anlarken daha dünyâya gelmemiş olan ruhları gördüm. Bazıları, insanların üzerinde havada uçuyorlardı. Erkek bir ruhun, dünyâdaki bir kadın ve erkeği bir araya getirmeye çalıştığını gördüm, onlar onun ana babası olacaktı. Ruh çok zorlanıyordu. Adam ve kadın zıt yönlere gitmeye çalışıyor gibi görünüyorlardı, bu konuda hiç yardımcı olmuyorlardı. Ruh ise onları ikna etmeye, yönetmeye çalışıyor ve bir araya getirmek için uğraşıyordu. Diğer ruhlar onun zorlandığını gördüler ve olaya karışarak bu iki genç insanı birleştirmeye çalıştılar.

Bana ruhlar âleminde bazı ruhlar ile özel bağlarımız olduğu, –özellikle onlara yakınlık duyduğumuz– öğretildi.

Ruhların, annelerinin hamileliğinin istedikleri herhangi bir evresinde bu vücuda girmeyi seçebileceklerini öğrendim. Bir kere rahme girdiklerinde o an ölümlülüğü deneyimlemeye başlıyorlardı. Kürtaj bu doğallığı bozuyordu.

Bu dünyâya gelmeye hazırlanan ruhlar sahnesi gözlerimin önünden gitmeden önce, dikkatim bir başka ruha çevrildi. O, benim şimdiye dek gördüğüm en büyüleyici ve hoş varlıklardan birisiydi. Enerji ile doluydu ve çevresine neş’e saçıyordu. Onu merakla izlerken, aramızda çok sıkı bir bağ olduğunu hissettim ve onun bana karşı duyduğu sevgiyi anladım.

Dünyâya gelmek, bir üniversite ve bir bölüm seçmek gibidir. Hepimiz farklı ruhani gelişme seviyelerindeyiz ve ruhani ihtiyaçlarımıza en iyi uyacak ortamlarda gözümüzü açmaktayız. Başkalarının hatâlarını yahut eksikliklerini yargılamaya başladığımız an, kendi içimizdeki eksikliği sergilemekteyiz.

Ruhaniler, bunu anlayabilmem için yeniden dünyayı gözümün önüne getirdiler. Çamurlar içinde yatan bir sarhoş gördüm. Sonra onun ruhu gözümün önünde belirdi: Işık dolu, muhteşem bir ruh görüyordum. Varlığından sevgi taşıyordu. Onun, cennetlerde kendisine hayranlık duyulan bir varlık olduğunu anladım. Bu büyük varlık, ruhani yönden bağlı olduğu bir arkadaşına yardım etmek üzere dünyâya bir öğretmen olarak gelmişti.

Arkadaşı, onun bulunduğu sokağın köşe başından birkaç blok ötede bürosu olan bir avukattı. Bu sarhoşun, o arkadaşı ile ruhsal anlaşmasından haberi yoktu, ama amacı, bu avukata diğer insanların ihtiyaçlarını hatırlatmaktı. Avukatın doğasında merhamet olduğunu biliyordum ama bu sarhoş adam ona, muhtaçlara karşı yardım etmesi konusunda onu harekete geçirecekti. Birbirlerini göreceklerini ve avukatın, sarhoşun içindeki ruhu -adamın içindeki adamı– sezeceğini ve daha çok iyilik yapmaya teşvik edileceğini anladım. Her ikisi de hiçbir zaman buradaki rollerini bilemeyeceklerdi ama misyonlarını yerine getireceklerdi. Sarhoş adam, dünyâ üzerindeki zamanını, diğerlerinin iyiliği için feda etmişti. Onun gelişimi devam edecekti ve ilerleme yolundaki ihtiyaçları da daha sonra ona sağlanacaktı.

Escortlarım bana, hiçbir zaman yeterli bilgiye sahibolmadığımız için, diğerlerini yargılamamamız gerektiğini anlattılar. Köşe başında yatan bu sarhoşun yanından geçenler, onun asil ruhunu göremezlerdi ve sadece dış görünüşüne dayanarak onu yargılayacaklardı. Ben de sessizce insanları görünüşleri, ya da yetenekleri ile yargılamış olduğum için suçluydum. Şimdi haksız olduğumu anlıyorum.

(devamı yarın..)