KUR’ÂN’DAKİ BİR AYET, ESKİ BİR ARAP ŞİİRİNDEN ÇALINTI İMİŞ... PDF 
Salı, 31 Mart 2015 00:00

KUR’ÂN’DAKİ BİR AYET, ESKİ BİR ARAP ŞİİRİNDEN ÇALINTI İMİŞ...

Ben sonuna kadar inançlı bir kişiyim, şahsen de tanıştık, sizin yorumlarınız benim mezhebim olmuş hocam, ellerinizden öperim, size değil de kime sorayım, ama ilme meraklıyım, söylenen sözler nasıl saçmalık oluyor anlayamadığımdan size soruyorum, yorum istiyorum o kadar, ayrıca bu kişi sizin gibi bir ilim adamı, cahil bir kafasızın saçmalığını sizinle paylaşmıyorum ki, aklı başında ve saygın birinin iddialarını paylaşıyorum, cevap vermeniz bile yeter hocam, tekrar ellerinizden öptüm. Dinden dönecek değilim ama kalbim tatmin olsun istiyorum, İbrahim dedemizinki gibi.

Hocam, Kehf suresinde güneşin balçığa batışı hikâyesinin eski bir Arap şiirinde olduğunu belgeleyen bir kişi var. Başka iddiaları da var bu kişinin, öyle kaldırıp atılmayacak cinsten...

Cevap: Kardeşim o saçma konuşmayı takdim eden Linki açtım. İnsanlar böyle kandırılıyor işte. Herif daha ilk sözlerinde "Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki onun mahvolmaması için biricik oğlunu verdi" diyor. Böyle bir küfür, böyle bir saçmalık olur mu? Allah'ın oğlu kızı olur mu? Zaten bütün yaratıklar Allah'ın kendini göstermesinden ibarettir. O gizlidir, yaratıklarıyla görünür. Güneş nasıl ışıklarıyla görünürse Allah da yaratıklarıyla görünür. Gerçek varlık O'dur, O'nundur. Yaratıkların varlığı gölge varlıktır. O Varlık'ın bir yansımasından ibarettir.

Şimdi gerçek böyle iken getirip de bir insanı Tanrı'nın oğlu diye insanlara takdim etmek, düşünen aklın kabul edeceği bir şey olabilir mi? Herifin o ilk cümlesini dinledikten sonra can sıkıntısından linki kapattım. Böyle saçmalıkları dinlemeğe tahammül edemem. Buz üzerine yazılan yazılar güneş çıkınca yok olur. Bu adamların iddiaları da ilim karşısında yok olur. Kur'ân düşmanları ne söylerlerse söylesinler Kur'ân Meleğin vahyidir. Kur'ân'da falan âyet, falan hikâyeden alınmıştır sözlerinin bir değeri yoktur. Kur'ân ibret için zaten eski olayları, peygamber kıssalarını anlatır ama o kıssaları veya öyküleri şirk bulaşıklarından ayıklayarak anlatır.

Birdir Cenabı Hak bir, Ḫālik teaddüdetmez,

Ḫālik teaddüdetse âlem temehhüdetmez

Bin misyoner dağılsa bin kâfir olsa peyda

Mü'min tenassur etmez, Müslim tehevvüd etmez!

Yani:

Allah birdir, yaratan çoğalmaz.

Yaratan çoğalsa evren varlığını sürdüremez.

Ne kadar misyoner ve inkârcı dünyaya yayılsa

Samimi mü'min Hristiyan olmaz, Müslüman Yahudi olmaz!

Söyleyeceğim son söz budur.

Şunu da belirtmek isterim ki Avrupa'nın ilerleyişi Hıristiyanlık sayesinde olmadı. Tam tersine Rönesans'la birlikte Avrupa, Hıristiyanlık prangasından kafasını kurtarınca ilerleme, araştırma, keşifler icatlar başladı. Yoksa Avrupa'dan çok önce Hıristiyan olan Habeşistan'da, Kuzey Arap Yarımadasında, Mısır'da, Hindistan ve Çin'in Hıristiyan toplulukları arasında niçin herhangi bir bilimsel gelişme, kalkınma olmadı? Olmaz, çünkü o kafa bilimsel araştırmaya uygun değildir.  

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş