MEMURİYET İÇİN EDİLEN YEMİN GEÇERLİ BİR YEMİN MİDİR? (3) PDF 
Salı, 17 Mart 2015 00:00

MEMURİYET İÇİN EDİLEN YEMİN GEÇERLİ BİR YEMİN MİDİR? (3)

(...dünden devam)

Kalem: 2/10’ncu âyetteki hallâf: hilf kökünden abartma sıfatıdır. Çok yemîn eden demektir. Böyle insan, çoğunlukla yalancı olduğu için Kur’ân bu insanı aşağılık olarak nitelemiştir.

Allâh sizi, yaptığınız kasıtsız yeminlerinizden sorumlu tutmaz.: Bakara: 225’nci âyette Allah’ın, lağv ile yapılan yemînlerden ötürü insanları sorumlu tutmayacağı bildirilmektedir. Lağv, boş, önemsiz sözdür. Yemîn-i lağv: sözü güçlendirme amacı taşımayan yemindir. Bu hususta başlıca iki tefsîr vardır:

1) Ebu Hanîfe'ye göre lâğv yemîni, bir şeye, kanaatine göre yemin etmek, sonra o şeyin, yemininin hilâfına olduğunun anlaşılmaksıdır. Bu yemin, istikbale değil, geçmişe bağlıdır. Yalan kastı olmadan yapılan yemîndir, buna keffaret gerekmez.

2) Şafiî'ye göre ise lağv yemîni, yemin kastı olmadan, söz arasında geçen "Hayır vallahi, evet vallahi" gibi sözlerdir.

İki görüş arasındaki fark şudur:

Ebu Hanîfe, mazîde geçen olaylara, galip zanna göre yapılıp sonradan tersinin doğru olduğu anlaşılan yeminlere keffareti gerekli görmüyor. Fakat söz arasında "Hayır vallahi, evet vallahi" gibi yeminlere keffareti gerekli görüyor. Ona göre bunlar, sözü güçlendirmek için yapılmış yeminlerdir. İstikbale bağlı olan bu sözler, yemin kastıyla söylenmese dahi, bunların tersi yapıldığı takdirde keffaret gerekir. İmam Şafiî ise mazi hakkında kanaate göre yapılan yeminlere, bunların tersi ortaya çıktığı zaman keffareti lüzumlu görüyor, fakat söz arasında geçen "Hayır vallahi, evet vallahi" gibi sözleri lağv yemini kabul ettiği için bunlara keffareti gerekli görmüyor (Mefâtîhu'l-ğayb, 2/237).

İki görüşü birleştirmek mümkündür: Yemin kastı olmadan sırf alışkanlık dolayısıyla ağızdan çıkan bu sözler de, geçmiş olay hakkındaki kanaate göre yapılan yeminler de lağvdir. Âyetin maksadı, yemin kastiyle söylenmeyen, kimseye zararı olmayacak, alışkanlık dolayısıyla söz arasında söylenen yemin sözleridir "vallahi yahu, billâhi canım" gibi.

Kızgınlıkla yemin etmeyi, "şu işi yapmazsam canım çıksın, gözüm kör olsun" gibi kendi aleyhine bedduâ etmeyi, unutarak yemin etmeyi lağv yemini sayanlar olmuştur ama bunlar yemin etmek amacıyla yapılan yeminler olduğu için bunları lağv saymak doğru olmasa gerektir. Allah, yeminin iki türlü olduğunu bildiriyor. Biri kasıtsız, diğeri de kasıtlı olarak yapılan yeminlerdir. Kasıtsız yeminlerden ötürü insanları sorumlu tutmuyor. Kasıtlı yemine gelince bu da iki çeşittir:

1. Kalbin kazandığı yani maksatlı ve yalan yere yemin ki buna yemîn-i gamûs denir. Gamûs, daldıran demektir. Sahibini günaha daldırdığı için yalan yere yemin etmeğe bu ad verilmiştir. Bunun keffareti yoktur. Sahibi tevbe etmelidir. Tevbe ile Allah'ın affına mazhar olmazsa âhirette azâba dûçar olur.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş