KAYNAKLARDA AKTARILAN KATLİAM RİVAYETİ DOĞRU DEĞİLDİR

Sayın Hocam! Son günlerde yayınladığınız "İftira ve Cehalet dolu alıntı: Kurayza oğulları (1)" o zatın verdiği kaynaklar doğru mudur, yani o kaynaklar var mıdır? Şunlardan bahsediyorum, o yazıya   bakılabilir: " Bu esirlerden erkek olanlar "Üsame Bin Zeyd`in evinde...." (Vakidi, Megazi 2/512-517).

"Muhammed ihtiyaç fazlası kadın ve erkek çocukları...." (Kaynak: Diyarbekiri, Tarihi Hamis 1/499 ve Vakidi Age 2/523-25)

"Katliamdan sonra, Dihyetül´-Kelbi adındaki delikanlı... Ümmü Süleym, Safiyye´yi hazırlar. Ve gece olunca da Muhammed´in koynuna koyar." (Başta Buhari,...)

"Artık her şeyimize el koydunuz, hiç olmazsa gözlerimizin önünde namusumuza el uzatmayın” diyor. Fakat Muhammed bunu dinlemiyor." (Kaynak Vakidi, Megazi, 2/250)

Bana Vakidi'nin öyle şeyler nakledip yazması inandırıcı gelmiyor, ama Hocam gerçekten öyle yukarıdaki kaynaklar var mıdır???? Vereceğiniz ayrıntılı cevabınıza şimdiden teşekkür ederim....

Cevap: Evet o gösterilen kaynaklarda o rivayetler vardır ama ben Kur'ân'a dayanarak görüşümü açıkladım ve Kur'ân karşısında bu rivayetlerin uydurma olduğu görüşünü belirttim. Çünkü Peygamber Kur'ân'a aykırı bir şey yapmaz. Kitaplarda bulunan her rivayet doğru değildir. Dünya kadar iftiralar, hadis rivayetleri haline getirilerek İslâm'a kötülük yapılmıştır. Bunun böyle bilinmesi gerekir.

 


 

TEFSİRİNİZ HAKKINDA

Tefsirinizi satın aldım, gerçekten içinde çok değerli bilgiler var. Ancak Arapça bilen birisi olarak Bakara 104'teki Raina'yı nasıl "bizi gözet" diye çevirdiğinizi anlayamadım. Gözetmek manası tam tersi "unzurna" kelimesinde var. ..

Cevap: Sizin Arapçanızın derecesini ölçecek durumda değilim ama رعى ra'y riâyet anlamına gelir. Riâyet bizi gözet, hakkımızı koru, bizi kolla anlamlarına gelir. Temel tefsirler kelimeyi böyle açıklarlar. Unzur kökü ise bak, unzurnâ bize bak demektir ama bunda riâyet (bizi kolla, bizi gözet) anlamı yoktur. Nitekim Hadîd Suresinde cehennemlik münafıkların, ışıkları kendileriyle beraber yanlarından, sağ ve sollarından koşan halis mü'minlere: " انظرونا نقتبس من نوركم unzurûna naktebis min nûrikum: Bize bakın da sizin ışığınızdan yararlanalım" diye yalvardıkları anlatılmaktadır (13. âyet). Burada riâyet anlamı yok, gözle kendilerine bakılma talebediliyor. Çünkü halis mü'minlerin gözlerinden ışık saçılmaktadır. Şayet mü'minler kendilerine bakarlarsa onların gözlerinin saçtığı ışıktan yararlanmayı düşünmektedirler ama mü'minler burada kendilerine ışık veremeyeceklerini, ışık almak için dünyaya dönmeleri gerektiğini, yani ışığın âhirette değil, dünyada kazanılacağını ifade ediyorlar.