MAUN SURESİ ÜZERİNDEKİ İLGİSİZ VE AŞIRI YORUM (8) PDF 
Cumartesi, 24 Ocak 2015 00:00

MAUN SURESİ ÜZERİNDEKİ İLGİSİZ VE AŞIRI YORUM (8)

(...dünden devam)

Cevap: Maun Suresinin Tevhid ehli ile ilgisi yoktur. Zaten Tevhîd, ehli , iniş tarihi bakımından 17. sırayı alan Mâûn Suresinde sayılan sıfatları taşımaz. Zira Kur'ân'ın ilk surelerinden olan Maun Suresi, Mekke müşriklerinin karakterlerini yansıtmaktadır. İlk Mekke döneminde, hele özellikle Mekke'deki İlk İslam Yıllarında müslümanlar içinde riyakâr, münafık yoktu. Olamazdı da. Zira münafıklık, riyakârlık güçlü ve mevki sahiplerine karşı yapılır. Mekke döneminde müslümanların sayısı az, ayrıca ekonomik durumları ve siyasi mevkileri güçlü değildi. Müslümanların karşısında olan müşrikler güçlü durumda idiler. O dönemde müslüman olanlar, bir çıkar için değil, gönülden inandıkları için müslüman olmuşlardı. Zaman zaman ibadetlerini bile gizlerlerdi. Şimdi bu durumdaki müslüman, kime karşı münafıklık veya riyakârlık yapacak? Peygamber'e karşı mı? Peygamber onlara maddi bir çıkar sağlayacak durumda değildi ki. Manevi çıkar için de münafıklık veya riyâkârlık yapılmaz.

Siz benim kitabımı okumamışsınız. İşte Yüce Kur'ân'ın Çağdaş Tefsirinde Maun Suresine yaptığım Tefsîr aşağıdadır. Okursunuz, ister bunları kabul edersiniz, ister sureyi bilimsel alt yapısından koparan, görüş ve fetvaları benimsersiniz. Seçim size aittir.

A'lâ Suresi'nin 14-15’nci âyetlerinden, İslâm’dan önce de zekâtın ve namazın mevcudol­duğunu, 18-19’ncu âyetlerinden bu ibâdetlerin, İbrâhîm ve Mûsâ kitaplarından (yani Tevrât'tan) Araplara geçtiğini, Peygamber(s.a.v.)’in gönderilmesiyle birlikte dinlerin özü olan bu ibadetlere daha ağırlık verildiğini, ilk Müslümanların bunları düzenli olarak uyguladıklarını anlıyoruz. Çünkü inen ilk sûrelerden olan Mâ'ûn Sûresi’nin: فَوَيْلٌ لِلْمُصَلِّينَ . الَّذِينَ هُمْ عَنْ صَلاَتِهِمْ سَاهُون: Namazlarını düzenli kılmayan namaz kılıcılara yazıklar olsun!“ meâlindeki 4-5’nci âyetlerinde namazlarını ihmal edenler kınanmaktadır. Bunlar müşriklerdir. İlk Müslümanlar, daima اَلَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلاَتِهِمْ دَآئِمُونَ: Namazlarını sürekli kılarlar”,وَالَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلاَتِهِمْ يُحَافِظُونَ: Namazlarını korurlar” (Me'âric Sûresi: 23, 34; Mü'minûn Sûresi: 9)şeklinde övülürler. Mekke devrinin ortalarında inen İsrâ Sûresi’nin: "Güneşin ufukta sarkmasından, gecenin kararmasına kadar namaz kıl ve sabahın Kur'ân'ını da oku (sabah namazını ve duasını da ihmal etme), çünkü sabahın Kur'ân okuması 'namazı ve duası) meşhûddur (yapılması gereken önemli bir ibadettir). Ayrıca senin, gecenin bir kesiminde de Kur’ân oku(yup namaz kıl)mak üzere uyanman gerekir! Böylece Rabbinin seni güzel bir makama ulaştırması umulur." meâlindeki 78-79’ncu âyetlerinde namazın kılınacağı belli başlı vakitler bildirilmektedir. Mekke'de inmiş olan Neml Sûresi’nin 1-4’ncü âyetleri, namaz kılıp zekât verenleri övmekte, Meâric Sûresi’nin 19-25’nci âyetleri de namazlarını sürekli kılıp mallarından fakirlere belli bir hisse ayıranları övmektedir. Yine Mekke'de inen ilk sûrelerden olan Kıyâmet Sûresi’nin 31-32’nci âyetlerinde de sadaka yani zekât vermeyen ve namaz kılmayan, fakat yalanlayıp sırtını dönen kimse kınanmaktadır.

(devamı yarın..)

 

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş