ALLAH’A GÜZEL BİR BORÇ VERMEK, NE DEMEKTİR?*
Pazartesi, 29 Aralık 2014 00:00

ALLAH’A GÜZEL BİR BORÇ VERMEK, NE DEMEKTİR?*

Hocam benim size bir sorum olacak. ''Allah’a güzel bir borç vermek '' ne demektir? Allah’a borç vermemiz için ne yapmamız gerekiyor? Saygılarımı sunuyorum...

Cevap: Müzzemmil Suresi'nin 20'nci âyetinde, "Allah’a güzel bir borç veriniz." buyurulmakta ve Allah için verenlerin, Allah yoluna yardım edenlerin, Allah katında, verdiklerinin çok daha iyisini ve fazlasını bulacakları vurgulanmaktadır. Müzzemmil Suresi, iniş tarihi bakımından üçüncü sure ise de, üzerinde durduğumuz âyetin iniş tarihi daha geçtir. Medine döneminde inmiş olan bu âyet, savaş ile ilgilidir. Ve savaş masraflarına katkıda bulunmayı öğütlemektedir. Allah için borç verme deyiminin ilk Mekke sûrelerinde yer almış olması, ilk anda sanki Mekke’de savaşa teşvik gibi görünebilir ama gerçekte öyle değildir. Çünkü Sûrenin bu âyeti, üslûbundan da belli olduğu üzere Medîne’de inmiştir. “Allah için borç verme” deyimi, fi‘li savaş döneminin başladığı Medîne döneminde inen âyetlerde yer almaktadır. Bu âyette namaz kılmak, zekât vermek ve Allah için güzel karz (borç) emredilmekte; Allah için yapılan yardımların zayi olmayacağı, Allah katında böyle yardım yapanlara, fazlasıyla karşılık verileceği vurgulanmaktadır.

Savaş, insan gücüne ihtiyaç gösterdiği kadar malî güce de ihtiyaç gösterir. Savaşan ordunun silâha ve beslenmeğe ihtiyacı vardır. Bu da paraya, ekonomiye dayanır. İşte Medîne’de inen sûrelerde halk, yapılacak savaşlara katkıda bulunmağa teşvik edilmekte ve bu konuda yapılan yardımların, Allah’a verilmiş borç olduğu, Allah’ın, bunları sahiplerine fazlasıyla ödeyeceği vurgulanır. Bu ifâde ile istenen yardım, fakirlere yardımdan, yani Allah için sadaka vermekten çok, yapılan saldırılara karşı konulması ve Allah’ın dininin yücelmesi için yapılan savaşlara katkıdır. Bu yardımlar, Allah’a verilen borç kabul edilmiştir.

Borç verilen kimse güvenilir ise borcun geri alınacağından endişe edilmez. Burada borcu alan Allah’tır. Artık O’na verilen borcun ödeneceği hususunda hiç kaygı duyulur mu?

Yüce Allah, kendi rızâsı için fakir kullarına veya kamu yararına yapılan yardımları kendisine verilmiş ödünç kabul eder ve onların karşılığını kat kat fazlasıyla verir. Verilen sadaka, malı eksiltmez, bereketlendirir.

“Kimdir o adam ki, Allah’a güzel bir borç versin de, Allah da ona kat kat fazlasıyla (verdiğini) ödesin! Allah (rızkı) kısar da, açar da. Hep O’na döndürüleceksiniz.” (Bakara: 92/245)

“Eğer Allah’a güzel borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. Allah karşılıkverendir, halîmdir (hoşgörülüdür).” (Teğâbün: 107/17)

Teğâbün: 17. âyetinde de Allah için borç veren kimsenin, ver­diğinin kat kat artırılacağı belirtilmektedir. Allah için karz (borç) vermeğe teşvik eden âyetlerin hepsi, savaşla ilgilidir ve mü’­minleri savaşa katkıya çağırmaktadır.

Aslında mal, Allah’ındır. İnsan Allah’ın halîfesi olarak mala sâhibolur, mal gerçekte ona emanettir. Göklerin ve yerin mülkü Allah’a âittir. Asıl mülkün sâhibi Allah’tır. İşte insanın mala halîfe kılınması, Allah adına malın üzerine vekîl kılınmasındandır. Yahut mal başkasının idi. Başkasından kendisine geçti, kendisi başkasının yerine geçip mala sâhiboldu. İşte mal denilen şey, böyle insandan insana geçen, insanların, mülkiyetini birbirlerinden devraldıkları bir şey olduğu için “Sizin üzerinizde halîfe yapıldığınız, hâkim kılındığınız şey” diye nitelendirilmiştir.

İmdi insan, gerçekte mülkiyeti geçici olarak elinde bulunan malı Allah yolunda harcarsa, gerçekte kendi malını değil, Allah’ın malını harcamakta; O'nun adına, O'nun yoluna vermektedir. Mülkün gerçek sâhibi Allah olduğuna göre neden Allah’ın malını, Allah’ın emrettiği yere harcamaktan çekinir, niçin bu mutluluktan geri kalır?

 

*yazı arşivden alınmıştır