26.08.2011- Salavat-ı şerife hakkında *** Bir gurbetçimiz, “Dinimiz paralı oldu” maili ile camilerdeki para toplama tutkusundan şikâyetçi
Perşembe, 25 Ağustos 2011 17:59

Salavat-ı şerife hakkında

Sayın Hocam size müsaadenizle anlamını çok merak ettiğim bir Salavât-i Şerifenin mealini yazmanızı rica ediyorum. Salavât-i şerife: allahümme salli alâ seyyidina ve nebiyyina muhammedin ve alâ alihi ve sahbihi ve sellim. Lütfen bu salavât-i şerifenin ne anlama geldiğini fakire yazar mısınız hocam... Tufan Özkaya

Cevap: Herkesin ağzında olan bir salavât. Manası: Allahım, efendimiz ve Peygamberimiz Muhammed'e, onun âline (yani ev halkına, soyuna) ve ashabına salât et (acı, şanlarını yücelt) ve onlara esenlik ver.

İşte bu salavât cümlesinin anlamı budur. Şunu iyi biliniz ki bu söz Peygamberimizin kendi sözü değildir. Peygamber kendi kendisine böyle söylemekten münezzehtir. Bütün salavâtlar da öyledir. Bunlar daha sonra Peygamberimizi seven insanların düzenledikleri saygı ve dua formlarıdır.


Bir gurbetçimiz, “Dinimiz paralı oldu” maili ile camilerdeki para toplama tutkusundan şikâyetçi

“Sayın Hocam. Ben Danimarka’da yaşayan bir gurbetçiyim, oturduğum bölgede yıllardır camiye aidatımı ödüyorum ama cami yönetimi yıllardır gelir ve giderleri üyelere açıklamıyor, devamlı para topluyorlar, vermek istemeyeni camiye sokmuyorlar.” diyor ve bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığına da şikâyet maili gönderdiğini belirtiyor:

“Merhaba Diyanet vakfı yetkilileri,

Ben Danimarka’da oturan bir aile babasıyım. Camimizin yönetimi yıllardır yönetimde olmalarına rağmen hiçbir zaman caminin gelir ve giderlerini halka açıklamamaktadırlar, sanki bir aile şirketi gibi yıllardır aynı kişiler yönetimde ve gelir gider nedir hiçbir üyenin bilgisi yok, kim bilgi isterse terslenmekte ve camiden kovulmakta. İş para toplamaya gelince adeta borç vermişler gibi cemaatin üzerine gidilmekte, vermeyenler camiden kovulmakta.

İkinci bir konu: daha 1 yıldır görevde olan cami imamının, cemaat üzerindeki para baskısı, biz emeklilere devamlı her yere para vermemizi fitre ve zekâtlarımızı da burada kendisine vermemizi, vermezsek hakkını helal etmeyeceğini defalarca söyledi. Kendisi, bizim 18 yaşındaki çocuklarımızdan dahi fakir olduğunu söylüyor.

Bir diğer konu çocuklarımıza Kur’ân’ı parayla öğretmesi, ama benden Kur’ân’ı çocuğuma öğretmek için para istenmesi zoruma gidiyor, bir de diyor ki vermeyenler çocuklarını getirmesin. Gereğinin yapılmasını saygılarımla Arz ederim.

Cevap: Maalesef son zamanlarda camiler adeta para toplama mekânı oldu. Caminin dışında sergi serilmesi ne ise, hoş görülebilir ama bir de özellikle Avrupa'da camilerin içinde cemaat arasında kutular dolaştırılıp para isteniyor. Buna kaç kez tanık oldum. Çok çirkin bir şey. Oraya gelen adamın cebinde parası olmayabilir. Vermese son derece mahcup olacak, belki verecek durumda da değil. Zaten içinden gelmeden sırf başkasına mahcup olmamak için yapılan yardım da Allah rızası için yardım olmaktan çıkar, gösterişe, riyaya girer. Ey cami görevlileri, ey dernek üyeleri yapmayın bunu. Her cuma para toplamayın, bunu ara sıra, çok ihtiyaç duyulduğu zaman yapın. Ama cami içinde karton kutu dolaştırarak değil, çıkışta sergi sererek yapın ki veren kimse gönülden versin, vermeyen de mahcup olmasın.

Cami hocasının çocuklara Kur’ân öğretmek için dernek adına da olsa para alması asla doğru değildir. Avrupa’daki soydaşlarımızın çocukları, torunlar eğer bir süre camiye gidiyor, birazcık Kur’ân ve din dersi alıyorsa ülkesine ve milli değerlerine bağlı kalabiliyor. Ama camiden, dinden Kur’ân’dan uzak kalıyorsa kayıp gidiyor. Ne dil biliyor, ne de dinden, milli değerlerden eser kalıyor. Ne Avrupalı, ne de Türk. Köksüz ve mutsuz, başıboş kalıyor. Gördüğüm kadarıyla birçok Türk çocuğu böyle. İşte bu önemli kaymayı düşünerek Avrupa’daki cami görevlilerinin hassas davranmaları, gelen çocuklara kucak açmaları, sevecen davranmaları, onlardan para almayı değil, mümkünse onlara hediyeler verip camiye çekmeye çalışmaları gerekir. Zaten Diyanet İşleri Başkanlığı da bu hususta elinden gelen çabayı gösterir. Umarım ilgililer bu hususta daha hassas davranırlar.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş