NE YAPSA AİLE BİREYLERİNE YARANAMAYANIN ŞİKÂYETİ (1)

Salam aleyküm. Vereceyim soruya cevabınızı bilmek isterdim. Lütfen geniş cevap verin. “Bir Akrabam var, bu ebeveynlerine ve ailesine karşı çok merhametlidir. 20 yıla yakındır ki, ailesine etmediği iyilik kalmadı. Ama ailesi bunu anlamak istemir. Öz ailesine ve yaşamına fazla engeller yapıyorlar. Her gün problem her gün stres. Akrabam aile ve ebeveyn hukukundan haberi var. Kuranın İsra suresinde ve diğer yerlerinde yer alan hükümleri bilir ve amel de ediyor. Fakat ailesi bunu anlamak istemir. Sizden bu konuda detaylı bilgi yardımı isteyir, siz ona nasıl yardım ede bilirsiniz? Sizce o ne yapa bilir ki, hem Allahın gazabına gelmesin, hem de ebeveynlerinin manevi işkencesinden ve ailesinin çektirdiği zulümden kurtulsun .” Cevabınızı bekliyoruz.

Cevap: Celal Bey, siz Kur'ân'ın, anne babaya saygı konusundaki emirlerini biliyorsunuz. Anne baba Allah'tan sonra insanın varlık sebebidir. Yüce Allah, Lokman Suresinde: "Biz insana, ana babasını tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflık çekerek (karnında) taşımıştır. (Ona gebe kaldığından itibaren tâ doğuruncaya kadar günden güne güçsüzleşmiş, ağırlaşmıştır). Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olmuştur. (Bunların hepsi, güç şeylerdir. Onun için biz insana): "Bana ve anana-babana şükret, dönüş banadır. Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itâ'at etme. Onlarla dünyâ(işlerin)de iyi geçin ve bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonra dönüşünüz banadır; (o zaman ben) size yaptıklarınızı haber vereceğim" (diye öğüt verdik). (Lokman Suresi. 14-15)

Yüce Allah, İsra Suresinde de ihtiyarlık çağlarında yanında bulunan anne ve babasına öf dememeyi, onları azarlamamayı, gönüllerini kırmamayı vurgulamaktadır.

Kişi elinden geldiği kadar anne babasına, aile bireylerine yardım etmeli, onlarla iyi geçinmelidir. Her şeye rağmen anne babası veya akrabası kendisine haksızlık ediyorlarsa onları Allah'a havale etmek gerekir. Bizim bir atasözümüz vardır: "İyiliğe iyilik her yiğidin kârı; kötülüğe iyilik mert yiğidin kârıdır."

Kur'ân mü'minlere, kaprislerine göre hareket edenlerle bir olmamayı, onlara da yine "Selâm" vermeyi emretmektedir: (Furkan: 63)

Kaba değil, zarîf ve nazik konuşmak, kabalığa aynı üslûbla değil, zerâfetle karşılık vermek gerekir: "33- Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve 'Ben Müslümanım diyenden daha güzel sözlü var mı? 34- İyilikle kötülük bir olmaz. (Sen kötülüğü) En güzel olan şeyle sav. O zaman bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dosttur. 35- Bu(kötülüğü iyilikle savma olgunluğu)na ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak büyük şansı olanlar kavuşturulur. 36- Eğer şeytândan kötü bir düşünce seni dürtükleyecek olursa hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir." (Fussilet: 61/33-36)

(devamı yarın..)