VELÃŽNÄ°N ALAMETLERÄ°

Kıymetli hocamız, evliyalar ortaya çıkıp ben evliyayım der mi? .. Bu durum gizlenmiş midir tamamen?..Yani söylenmemeli midir?. Hakiki evliyalar tamamen gizlenmiş midir? Çünkü günümüzde bazı kişilerin bu hale geldiklerini görüyoruz.. saygılar...

Cevap: Bir kere hiç kimse kendisinin evliya olduğunu bilmez. Zira velinin çoğulu olan evliya, Allah tarafından sevilen kişiler demektir. Allah'ın, kimi gerçekten sevdiğini kimse bilemez. Zira hiç kimse Allah'tan vahiy almaz. Ancak Kur'ân'ın ifadesine göre Allah, inananların velisidir. Yani onları korur, sever. Bu bakımdan genel olarak gerçek mü'minler Allah'ın velisidirler. Bu, genel hükümdür. Ama tek tek şahıs olarak kimin Allah'ın velisi olduğunu bilemeyiz. Sadece insanlar hakkında güzel zan besleriz. Biz herhangi bir kimsenin, veli olduğunu sanırız ama gerçekten o insan veli midir, değil midir? Onu Allah bilir. Yalnız veliliğin birtakım işaretleri vardır. Evvela veli olan kişinin bütün hareketleri Kitaba ve Sünnete uygun olmalıdır. Bayezît Hazretleri: "Bir insanın gökte uçtuğunu, suda yürüdüğünü görseniz dahi onun eylemlerini Kitap ve Sünnet kriterleriyle ölçmedikçe kabul etmeyiniz!" buyurmuştur. Demek veliliğin birinci şartı, eylemlerinin Kitaba ve Sünnete uygun olmasıdır.

İkinci şartı da veliden birtakım olağanüstü şeyler çıkabilir. Bunlara keramet denilir. Ancak kişi istediği zaman keramet gösteremez. Keramet, kişinin isteği dışında, Allah'ın istediği zamanda o kimseden birtakım olağanüstü olayların zuhur etmesidir. Veli olan kişi, kendisini ispat etmek için keramet gösterisi yapmaz. Tam tersine kerametlerini gizlemeğe çalışır. Şöyle demiş büyük veliler: "Peygamberlere mu'cize göstermek nasıl farz ise, velilere kerametlerini gizlemek de öyle farzdır." Ayrıca veli olan kişi, kendisini üstün görmez. Yine onlar demişler ki: "Faziletini görmediğin sürece faziletlisin. Ama faziletini gördüğün zaman artık faziletin kalmaz. "

İlk sufîler, velînin de halktan bir kimse olarak yaşamak isterler.

Vâsıtî'ye göre velînin dört alâmeti vardır: Birincisi, kendisi ile Rabbi arasında olan sırlarını muhafaza etmesi, kalbine gelen musibetleri kimseye şikâyet etmemesi; ikincisi kerâmeti koruması, riya ve süm'aye (başkalarına duyurmaya) âlet etmemesi; üçüncüsü Allah'ın yaratıklarının eziyetlerine, meşakkatlerine katlanması, kendisi onlara yük olmaması; dördüncüsü Allah'ın kullarını huylarına ve karakterlerine göre idare etmesidir. Çünkü velî, mahlûkatı Allah'ın kudret ve hükmünde görür. Allah'tan ona verilmiş olan ne ise ona razı olup geçinir.