GÜZEL ŞEYLER İSTEMEK HARAM MI?* |
Pazar, 19 Ekim 2014 00:00 | |||
GÜZEL ŞEYLER İSTEMEK HARAM MI?*Sayın hocam bazen dünya ile âhiret'i karıştırıyoruz. Yani dünya için çalışmak, şirket kurmak, para kazanmak, yükselmeyi istemek, makam mevki istemek, daha iyi yerlere gelme arzusu, güzel yaşamak, gezmek dünyayı dolaşmak v.s. günah mı? Bunlar dünya hırsı mı? bunlardan uzak durmak mı gerekiyor? Bunları yapmamak tamamen dünyayı bırakmak mı gerekiyor? Hep âhiret için mi çalışmak gerekiyor? Saygılarımla.. Cevap: Güzel giyinmek, dünyâ nimetlerinden yararlanmak Allah'ın buyruğudur. A’raf Suresi’nin 31-32’nci âyetlerinde yüce Allah kullarına, her mescide yani toplum içine giderken güzel giyinmeyi; israfa kaçmadan yiyip içmeyi emretmekte; Allah’ın, süsünü ve nîmetlerini inanan kullarına haram etmediği vurgulanmaktadır. Bazı âyetlerde “Yeryüzünde gezip dolaşın da eski eserlerden ibret alın!” buyurularak ibret almak amacıyla dünyayı dolaşmaya teşvik edilmektedir. Allah, dünya nimetlerini inançsızlardan çok inananlar için yaratmıştır. Öyle ise mü'minlerin, dünyâya zindan gözüyle bakıp ondan el etek çekmeleri, dünyâ nîmetlerini inançsızlara bırakmaları, kendilerinin de sefâlet içinde yaşamaları doğru olamaz. Dünyâ nîmetlerinden en büyük ölçüde yararlanmak için ellerinden geldiğince çalışmaları, araştırma yapmaları, İslâm’ın izzetini, milletlerinin onurunu korumak, inançsızlara muhtâcolmadan yaşamak, ekonomilerini güçlendirmek için çalışmaları, Allah'ın buyruğudur. Miskinliği öğütleyen sözler, Kur’ân'ın prensiplerine aykırıdır. Allah'ın verdiği nîmetlerden yararlanıp O'na şükretmek gerekir. Bu konuda ölçü: sadece dünya veya sadece âhiret için değil, her ikisi için çalışmak; sürekli yaşayacakmış gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışmak, fakat âhiret ağırlıklı yaşamaktır. Çünkü âhiret ağırlıklı yaşayan insan bencil olmaz, kendisi kadar başkalarını da düşünür, yanlış işlerinden ötürü ruhunun cezalandırılacağına; yapılan kötülüğün asla yanına kâr kalmayacağına inandığından haksızlıktan, günahtan uzak durur. Kendini başkalarından üstün görmez, böbürlenmez. Dünyâya dalıp Allah'ı unutmak, kendisini put yapıp kendisine tapmak en büyük azaptır. Teknoloji çağı olan Yirminci Asrın insanı, çağın sunduğu bolluklar ve imkânlar karşısında Allah ile ilişkisini kesmiş, kendisini tanrılaştırmıştır. Kibir ve gururdan kaçınmak, Allah'a kul olmak insanı insan yapar. İnsan âcizdir. Elde ettiği nîmetlerin hepsi, kendi icatları da dahil, Allah'ın vergisidir. O icatları yapan aklı, insan yaratmıyor, Allah veriyor. Allah'a şükrü unutmak, rûhun yüce vasıflarını giderir. Bu da insanı, ebedî ni‘metlerden yoksun bırakır. Mü'min, hem dünyânın, hem de âhiretin hakkını veren, maddesini de mânâsını da onaran ölçülü, dengeli insandır.
*yazı arşivden alınmıştır
|