ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR (1)
Çarşamba, 15 Ekim 2014 00:00

ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR (1)

Ey inananlar, Allah için adâletle şâhidlik edenler olun. Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adâletten saptırmasın. Âdil davranın, takvâya yakışan budur. Allah’tan korkun, kuşkusuz Allâh yaptıklarınızı haber almak­tadır. Allâh, inanıp iyi işler yapanlara va’­detmiştir: Bağışlama ve büyük mükâfât onlarındır. (Maide: 8-9)        

Doğayı koruma da âyetin adalet emri kapsamında değerlendirilebilir. Zira adalet, dengeyi korumak demektir. Doğayı tahrib, doğanın dengesini bozar. Gerek Peygamberimiz, gerek kendisinden sonra gelen Dört Olgun Halife adalete, dengeyi korumaya çok özen göstermişlerdir.

Hayber'in fethinde Ebubekir'in feraseti:

Allah’ın Elçisi, önemli bir kavşak noktasında bulunan bölgeyi güvenlik altına almak için, Hayber'e bir sefer yapmayı düşünüyordu. Yürüdü, Hayber’e vardı. Hayberliler kalelerine sığındılar.

Hayber nüfusça kalabalık bir yerdi. Kaleleri sağlam, eko­nomileri iyi, silâhları çok idi. Müslümanlar Hayber'in fethinde hay­li güçlük çektiler. Hayberlilerden birçok kimse öldüğü gibi Müslümanlar da birkaç şehîd verdiler.

Birkaç kale fethedildi ise de asıl büyük kale direniyordu. Sahabilerden bir kısmı, Yahudileri korkutmak ve teslim olmaya zorlamak için hurma ağaçlarını kesmeyi önerdiler. Resulullah da önce buna razı olmuş, birkaç ağaç kesilmişti ki Ebubekir gelip:

– Ey Allah’ın Elçisi, Hayber ya savaşla veya barışla fethe­dilecektir. Ağaçların kesilmesi Müslümanların zararına olur, dedi.

Allah’ın Elçisi ağaçları kesmeyi yasakladı.

Hz. Peygamber, sefere göndereceği ordunun komutanına şu emri verirdi:

"Müşrik olan düşmanınla karşılaşırsan onlara üç şeyi öner, hangisini kabul etseler onlardan elini çek (onlara dokunma): Onları İslâm'a çağır; kabul ederlerse sen de onları kabul et ve onlara dokunma. Sonra onlara, yurtlarını bırakıp hicret etmelerini; bunu yaptıkları takdirde göçmenlerin leh ve aleyhindeki bütün hükümlerin, kendileri için de geçerli olacağını söyle. Eğer kabul etmez de kendi topraklarında kalmak isterlerse onlara, Müslüman köylülere uygulanan hükmün kendileri için de geçerli olacağını söyle: Mü'­minlere uygulanan hükümler, onlara da uygulanır...

"Şayet Müslüman olmayı kabul etmezlerse onları, cizye vermeğe çağır. Kabul ederlerse sen de kabul et, onlardan el çek. Cizye vermeyi de reddederlerse Allah'ın yardımına sığınarak onlarla savaş."

"Kâfirlerle savaşınız ama haksızlık etmeyiniz!"

"İhtiyar, sabî, kadın öldürmeyiniz, ganimet malı aşırmayınız, ganimetleri bir araya toplayınız, uzlaşınız, güzel davranınız, 'Allah güzel davrananları, iyilik edenleri sever'."

(devamı yarın..)