KÜÇÜK GÜNAHLAR (1) PDF 
Çarşamba, 08 Ekim 2014 00:00

KÜÇÜK GÜNAHLAR (1)

Küçük günahlarda ısrar edince büyük günah olur mu? Büyük günahlardan uzak durursanız küçük günahlarınızı bağışlarız ayetinde hangi küçük günahlardan bahsediliyor? Tekrar edilse bile tövbe edilmese affedileceğini anlıyorum yanlış mı anlıyorum? Namaz küçük günahlara kefarettir şeklindeki ayette söylenen küçük günahlar hangileri? Tekrar edilen günahlar bu kapsamda olur mu? Küçük günahtan 70 kez tövbe edilse affedilir hadisinden 70 kez yapılsa ve tekrar edilse günahta ısrar olmayacağını anlıyorum, doğru mu anlıyorum? Küçük günahlar tekrar edilse gün içerisinde tövbe edilse ama yine yapılsa; namaz kılınsa ama yine aynı günah yapılsa küçük günah olarak kalır mı, yoksa aynı günah yapılmaya devam ettiği için büyük günah mı olur. Teşekkürler...

Cevap: Doğrusunu isterseniz benim bu kadar ince hesaplara aklım ermez. Böyle ayrıntılarla uğraşmanın, dinin ruhu ile ilgisi olduğunu sanmıyorum. Ama ben size, Necm Suresindeki âyetin tefsirini yazayım. Bu nasibinizi alırsınız inşaallah.

Büyük, küçük günahlar:

Necm: 32, Şûrâ: 37, Nisâ: 31. âyetlerde ismin kebâirinden (büyük günahlardan) ve fevâhişten kaçan, sadece kendilerinden bazı küçük hatâlar, yanılgılar çıkan kimseleri Allah'ın, geniş hoşgörü ve bağışlaması uyarınca affedeceği; Allah'ın, insanların her halini bildiği; O'na karşı övünmenin, kendini yüceltip temize çıkarmanın yeri olmadığı vurgulanmaktadır. İkinci âyette de inançları uyarınca büyük günahlardan ve fâhişe(edepsizlik)lerden kaçan, kızdıkları zaman bağışlayan inançlı insanlar övülmektedir.

Kebâir: Kebîre’nin çoğuludur. كبيرة(kebîre) büyük günah anlamına gelir. كبائر الاثم(kebâiru’l-ism): günahın büyük olanları demektir. Günah olan işler, Allah’a karşı büyük cür‘et olduğundan, كبيرة (kebîre: büyük) sıfatı yalnız başına kullanılınca büyük günah anlaşılır.

Râzî, كبيرة (kebîre: büyük) sözünün, sadece ism(günah)ın sıfatı ola­rak kullanılmasını şöyle açıklıyor: “Allah’ın ni‘metleri karşısında kulun iyiliği ne kadar büyük de olsa küçük kalır. Allah onu kabul etmese o hiç olur. Fakat Allah’ın ni‘metleri karşısında kuldan çıkan kötü iş, büyük cür‘ettir. Eğer Allah’ın keremi (ikrâmı, lütfu) olmasaydı, bir an Allah’a ibâdetten geri durmak seyyi’e (günah) olurdu. Fakat Allah, keremiyle bazı kötülükleri affeder, bazılarını da hafifletir.

Fevâhiş, fâhişe'nin çoğuludur. Fâhişe, kötülüğü gayet açık olan hareket ve davranış, aşırı derecede edepsizliktir ki genellikle yasal olmayan cinsel ilişkiler ve özellikle zinâ hakkında kullanılır. Zinâya fuhş ve fâhişe denilir. Âyette kebâir ve fevâhiş'ten kaçanlar övülmektedir. Kebâir ve fevâhiş hakkında çeşitli görüşler vardır: "Kebâir, fâ‘ili açıkça cehennem ile tehdîdedilen, fevâhiş ise dünyâda cezası bulunan fiillerdir" diyenler olduğu gibi, "Kebâir, helâldir diyenin kâfir sayılacağı, yahut sahibinin tevbesiz affedilmeyeceği fiildir" diyenler de vardır. Râzîye göre: "Kebâir, miktarı çok olan büyük günah, fevâhiş ise çirkinliği açık olan günahtır. Kebîre miktar, fâhişe keyfiyet bildiren birer sıfat olmaktadır. Her günah, esasında Allah'a karşı büyük cür'ettir. Ancak yüce Allah, kullarının yanılma, unutma ile yaptıkları hatâları bağışlar. Bunlar kulların çoğunda vukubulduğu veya çok vukubulduğu için saygısızlık ifade etmez..." (et-Teshîl: 4/77)

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş