14.08.2011- Teravih Namazı *** ‏İnsansı şeytanlar neden yaratıldı? *** Hidayet Koçak’ın talebi
Cumartesi, 13 Ağustos 2011 17:15

Teravih Namazı‏

Muhterem Hocam; Teravih Namazı diye bir namaz var mıdır? Bu namazın Peygamber Efendimiz(SAV) tarafından camide kılınması yasaklanmış mıdır? Peygamber Efendimiz (SAV) bu namazı 4 veya 8 rekât olarak evde mi kılmıştır? Bu konuda Peygamber Efendimizin bir Hadisi var mıdır? Teravih namazı ne zamandan beri camilerde kılınmaktadır? Allah(C.C)''ın Selâmı üzerinize olsun. Allah(C.C.) razı olsun. Saygılarımla. Dr. Osman Ünal

Cevap: Sağlam rivayetlerden anladığımıza göre Peygamber (s. a. v.)in Ramazanda kıldığı teheccüd namazına, terâvîh denmiştir. Yoksa Hz. Peygamber, her zaman kıldığı bu nafile namazlardan ayrı olarak terâvîh adiyle bir namaz kılmamıştır.

Hz. Ayşe'den gelen rivayete göre, "Peygamber (s.a.v.), gece yarısında (teheccüdünü kılmak üzere) odasından çıkıp mescide geldi ve namaz kıldı. Başka kimseler de gelip onun namazına katıldılar (onlar da onun gibi namaz kıldılar). Sabahleyin halk arasında bu olay konuşuldu. Ertesi gece daha çok kimse gelip Allah'ın Elçisi ile beraber namaz kıldılar. Sabahleyin bu olay halk arasında anlatılınca üçüncü gece gelenler daha da arttı. Allah'ın Elçisi, odasından çıkıp namazını kıldı (ötekiler de namazlarını kıldılar). Dördüncü gece Mescid cemaati almaz oldu. Peygamber (s.a.v.), sabah namazından sonra halka dönüp şehâdet getirdi ve buyurdu ki:

– Sizin durumunuzu takdir ediyorum. Ama bu namazın farz olacağından korkuyorum ki bu takdirde yapamazsınız." (Buhârî, Terâvîh: 1)

Bundan sonra artık gece nafile (terâvîh) kılmak için Mescide gelmedi. Tâ Ömer döneminin ilk yıllarına kadar Mescidde terâvîh kılınmazdı (Buhârî, Terâvîh: 1; Fethu'l-Bârî: 4/252).

Hz. Peygamber, farz olur endişesiyle ashabına cemaatle terâvîh namazı kıldırmamıştır. Zaten kendisi, farz namazlar dışındaki namazların, evlerde kılınmasını öğütlemiş: "Farzlar hariç, en üstün namaz, kişinin evinde kıldığı namazdır." Buyurmuştur (Müslim, Siyam: 203; Buhârî, Ezân: 81, İ'tisam: 3; Tirmizî, Salât: 203). Fakat artık bu korkunun söz konusu olmadığını gören Hz. Ömer, Übeyy ibn Ka'b'ı, halka terâvîh imamı atamıştır. Übeyy erkeklere, Temîm ed-Dârî de kadınlara (terâvîh) namazı kıldırırdı (Fethu'l-Bârî: 4/253).

Abdu'r-Rahmân ibn Abdu'l-Kariyy şöyle demiş: "Bir Ramazan gecesinde Ömer ibn Hattâb ile birlikte Mescide gittik. Halkın, dağınık vaziyette, kiminin tek başına, kiminin cemaatle namaz kıldığını gören Ömer, 'Bunları güzel Kur'ân okuyan birinin arkasında toplasam iyi olur!' diyerek onları Übeyy ibn Ka'b'ın arkasında topladı. Başka bir gün yine onunla birlikte Mescide gittik. Halk kari'lerine uyarak (cemaatle) namaz kılıyordu. Ömer: 'Bu, güzel bir bid'attir, ama bu vakitte uyuyanlar, namaz kılanlardan efdal(iyi)dir.' dedi. Halk, gecenin evvelinde namaz kılıyordu, Ömer bu sözüyle, şimdi uyumanın ve gece yarısından sonra kalkıp namaz kılmanın daha iyi olduğunu anlatmak istemiştir" (Buhârî, Terâvîh: 1; Fethu’l-Bârî: 4/253).

Hz. Ömer zamanında terâvîhin kaç rek'at kılındığı da ihtilaflıdır: Rivayetlerden kimine göre vitirle beraber 11, kimine göre 13, kimine göre (vitr hariç) 20, kimine göre (vitirle beraber) 21, kimine göre 23 rek'at kılınmıştır.

 

İnsansı şeytanlar neden yaratıldı?

Sayın Süleyman Hocam; Aklıma takılan bir soruda beni aydınlatabilirseniz çok sevinirim. Kuran-ı Kerim'de tüm insanların soyunun Hz. Âdem’e dayandığı ve topraktan yaratıldığı vurgulanmaktadır. Ancak yine okuduğum kadarıyla şeytani insanlarında var olduğunu belirtilmektedir. Aynı zaman da şeytanın da ateşten yaratıldığı belirtilmektedir. Eğer şeytan ateşten yaratılmış ise bu şeytani insanlar da ateşten mi yaratılmışlardır yoksa şeytana uyduklarından ve hak yolundan ayrıldıkları için kalpleri taşlaşmış ve bu şekilde mi tasvir edilmektedirler? Teşekkürler&Saygılar

Cevap: Kur'ân-ı Kerim'de hitabedilen insanların atasının Âdem olduğu belirtilmektedir ama bundan bütün dünya insanlarının atasının Âdem olduğu anlamı çıkmaz. Kur'ân'ın ilk muhatabı olan insanlar Arap toplumudur. Çünkü Kur'ân Arapça konuşan insanların anlaması için Arapça indirilmiştir. Âdem bütün insanlığın atası olabileceği gibi belki de insanın yaratılış aşamasına gelindiğinde dünyanın birçok yerinde insan yaratılmıştır. Ama bu insanlar barbar, kuralları olmayan, evrimleşmemiş varlıklardı. Pek hayvandan farkları yoktu. İşte bunlardan biri olgunlaştırılarak Allah'ın halifeliği makamına yükseltildi. Bu insan, konuşmanın temeli olan kelimeleri yapan, dili geliştiren ve Allah'ın halifesi makamına yükseltilen Âdem'dir. Kur'ân'dan anladığımıza göre Âdem, ilk insan değil, halife yapılan insandır.

Yine Kur'ân'a göre insanda iyilik ve kötülük yapma kabiliyeti vardır. İnsanı iyiliğe yönelten ruhani varlıklara melek, kötülüğe yönelten görünmez varlıklara da şeytan denilir. Her insan bu iki dürtünün etki alanındadır. İnsanı doğru yola yönlendirmek için akıl yanında yüce Allah peygamberler de görevlendirmiştir. Ama kimi insan var ki meleğin etkisinde ve peygamberler yolunda gider. Bunlara iyi insan denilir. Kimi de var ki şeytanın etkisinde kalır, şehvetlerine yenik düşer. İşte şeytanın etkisinde kalan ve hatta şeytan gibi başka insanları da kötülüğe yönelten insanlara insan şeytanı denilir. Bir babadan iyi ve kötü insanlar çıkabildiği gibi, ilk insanın neslinden de iyi ve kötü insanlar çıkmıştır. Çünkü Allah'ın takdiri böyledir.

 

Hidayet Koçak’ın talebi

Sayın hocam merhaba ben hidayet koçak, Almanya’dan Nürnberg şehrinden sizi sorduğum sorularla epey rahatsız edenim. Şu an Türkiye’de, Ankara’dayım. Keşke mümkün olsa da sizle karşılaşsak diyorum. Ankara’da evimde size çayımı vermek isterdim. Sayın hocam öyle sanıyorum vatan gazetesinden ayrıldınız. Sizi kaybettim, diye üzüldüm. Ama nihayet bir adres buldum. Ben İstanbul’daki adrese hem telefon, hem mektup yazdım, ulaşamadım. Sizin Kur’ân tefsirini cilt olarak almak istiyorum, ayrıca bilinmeyen âlemlerin sırrı, idi sanırım bir kitap daha almak istiyorum. İsterseniz kitapları alırken de ödeme yaparım, ya da bana nereden alabileceğimi yazın lütfen. Ankara’da var mı bilmiyorum. KOCAK HIDAYET

Cevap: Vatan Gazetesinden ayrılmam gerekti, ayrıldım. Şimdi okurlarımın sorularını kendi sitemden cevaplıyorum. Adresimiz: www.suleymanates.com

Benim iki türlü Tefsirim var: 12 ciltlik “Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri”, bir de bunun özeti durumundaki 3 ciltlik “Kur’ân-ı Kerim Tefsiri” Öteki kitabımın adı: “Görünmez Âlemin İzleri”dir.

İstanbul’da Kitaplarımın basılıp satıldığı yer: Yeni Ufuklar Neşriyat, Nuhkuyusu Cad. No. 267, Bağlarbaşı, Üsküdar İstanbul’dur. Telefon: 0532 213 11 43 veya 0216 492 66 13

Kitaplarımı Ankara’da da bulmak mümkündür. Sıhhiye’de Diyanet Vakfı Yayınevinden veya Akçağ Kitabevinden temin edilebilir.

Almanya'da  satıldığı yer: KÜLTÜR KİTABEVİ (KULTURBUCHHANDLUNG), SCHULSTR 60, 44623 HERNE, TEL.: 02323-54493.

Beni evinizde misafir etme nezaketiniz için teşekkür ederim ama Ankara’ya yolum çok nadir düşer. Bu yıl olmasa da belki bir gün çayınızı içerim. Allah yardımcınız olsun. Selâm ve sevgilerimle.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş