KULAKTAN DOLMA SÖZLERLE HÜKÜM VERİLEMEZ (1) PDF 
Salı, 05 Ağustos 2014 00:00

KULAKTAN DOLMA SÖZLERLE HÜKÜM VERİLEMEZ (1)

Hocam bir esir vardı şair. Parası pulu olmayan. İslamiyet ve peygamberlik hakkında ileri geri konuşmayacağına söz verince bırakılmıştı . Sözünde durmayınca ikinci esir alındığında katledildi. Ayrıca Halid bin Velid in de buna benzer bir durumu mevcut. Buna benzer örnekler çoğaltılabilir. Bunlar kesinlikle istisna mı tutulmalı?

Cevap: Önce, verdiği sözde durmadığı için öldürülen esir kimdir? Olayların içyüzünü, gerçeğini bilmeden kulaktan dolma sözlerle hüküm verilemez. Kaldı ki Peygamber'i yerdiği için öldürüleceği söylenen kişi esir değil bir şairdi. Bu zat kardeşinin teşvikiyle Peygamber'in huzuruna gelip Banet Suad kasidesini okumuş ve peygamberimiz kendi hırkasını çıkarıp ona giydirerek onu ödüllendirmiştir. Öldürüleceğini sanan bu şair, Peygamber'in taltif ve ikramına mazhar olmuştur.

1- Hırka-i Saâdet veya Bürde-i Saâdet:

Peygamberimizin, Ka’b ibn Züheyre hediye ettiği hırkasıdır. Bu hediye olayı şöyle cereyan etmiştir: Yedi askı şairlerinden Züheyr’in oğlu Ka’b, babası gibi güçlü şairdi. Şiir yeteneğini daha çocukluğunda ispat etmişti. Esasen şiir, bu âileye Hak vergisildi. Bazı kabile savaşlarına da katılmış olan Ka’b, kardeşi Büceyr ile beraber Medîne’ye geldi. Ebrak denilen mahalle gelince Büceyr, Ka’b’a “Sen burada dur, koyunlarımıza sahibol, ben şu adamla görüşmek istiyorum, bakayım ne söy­lüyor, bir dinleyeyim” dedi. Büceyr gelip Allah Elçisiyle görüştü ve Müslüman oldu.

Kardeşinin Müslüman olması hem Ka’b’ı, hem de yakınlarını kızdırmıştı. Bu yüzden Ka’b, Peygamber’i yeren şiirler yazdı. O kadar ki Peygamber onun ölümüne ferman verdi.

Korkan Ka’b, saklanacak yer aradıysa da kimse kendisini sak­lamak istemedi. Kardeşi Büceyr’in, Peygamber’in, şahadet getirip Müslüman olanları bağışladığını söyleyip Müslüman olmaya yönlen­dirdiği Ka’b, Medine’ye geldi. Mescid’in kapısı önünde devesini çökertip Mescid’e girdi.

Hicretin 9. yılı ve Peygamber’in Tâif Seferinden sonra idi. Çeşitli bölgelerden insanlar grup grup gelip Müslüman oluyorlardı. Ka’b, Ca­mide konukların halkalar halinde sofralara oturmuş olduk­larını Allah Elçisinin de her sofraya uğrayıp onlarla konuştuğunu gördü. Daha önce Peygamber’i görmemiş olan Ka’b, anlatılan sıfat­larından onu tanıdı ve halkaları yarıp Peygamber’in önünde diz çöktü. Peygamber ona kim olduğunu sordu. Ka’b kendisini tanıttı ve af dileyip Müslüman oldu ve o ünlü “Bânet Suâd” kasedesini okudu.

Orada Peygamberi medih babında:

فقلــــتُ خلـــوا سبيلي لاأبالكــــــم
كلُّ ابن أنثى وإن طالت
سلامتُـــهُ
أُنبئتُ أنُّ رســـــولَ الله أوعــــــدني ‍
ان الرسول لنور يستضاء به
لا تأخذني بأقـــوال الوُشـــاة ولـــــم ‍
لقد أقـــــوم ُ مقاماً لو يقـــــــومُ بـــه

فكــــل ماقــــــدَّرَ الرحمــــنُ مفعــولُ
يومـاً على آلــةٍ حدبـــــاءَ محمـــــولُ
والعفــو عنــد رســــــول الله مأمــولُ
مهـنـد مـن ســـيوف الله مـسـلول
أذنــــب وقـــد كثُـــرت فيٌّ الأقاويـــلُ
أرى وأسمـــع ما لم يسمــــع الفيـــــلُ

 (devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş