10 SORU 10 CEVAP: 10) KIRAAT FARKLILIKLARI (1) PDF 
Perşembe, 03 Temmuz 2014 00:00

10 SORU 10 CEVAP: 10) KIRAAT FARKLILIKLARI (1)

(...dünden devam)

Hocam bir de bu kıraat farklılığını anlayamıyorum, kıraat farklılıkları âyetlerin anlamını değiştiriyor mu? Değiştiriyorsa Kur'ân'ın korunmuşluğunu nasıl anlamalıyız? Ve o zaman kimin kıraatine göre okumalıyız?

Cevap 10: Kıraat farklılıkları, ilk zamanlarda Arap yazısının noktasız ve harekesiz olmasından kaynaklanır. Bunlar temel bir mana değişikliğine sebebolmadığından Kur’ân’ın korunmuşluğuna zarar vermez:

Kırâat, okumak demektir. Kur’ân’da kırâat farkları vardır. Bunun temel nedeni, Arap lehçelerinin farklılığı yanında o günkü Arap yazısının az gelişmişliğidir.

Hz. Peygamber’den, Kur’ân’ın, yedi harf üzere indirildiğini ifade eden hadîsler rivâyet edilir: “Cibrîl bana Kur’ân’ı bir harf üzere okudu. Ben ona başvurarak daha fazla harf üzere okunmasını istedim. Ben başvurdukça kırâat (okuma) şekli arta arta yedi harfe kadar vardı.” [1]

Müslim’in çıkarımına göre Übbeyy ibn Ka‘b şöyle demiştir: “Pey­gamber (s.a.v.) Ğifâr Oğullarının suyu başında bulunuyordu. Kendisine Cibrîl (selâm ona) geldi:

Allah sana, ümmetinin Kur’ân’ı bir harf üzerine okumalarını emnediyor, dedi. Peygamber:

– Allah’tan af ve mağfiret dilerim. Ümmetimin buna gücü yetmez, dedi. Cibrîl ikinci kez geldi:

– Allah sana ümmetinin, Kur’ân’ı iki harf üzere okumalarını emrediyor, dedi. Peygamber:

– Allah’tan af ve mağfiret dilerim. Ümmetimin buna da gücü yetmez, dedi.

Cibrîl üçüncü kez geldi:

– Allah sana ümmetinin, Kur’ân’ı üç harf üzere okumalarını emrediyord, dedi. Peygamber:

– Ümmetimin buna da gücü yetmez, dedi. Cibrîl dördüncü kez geldi:

– Allah sana, ümmetinin Kur’ân’ı yedi harf üzere okumalarını emrediyor, hangi harf üzere okusalar, isâbet etmiş olurlar, dedi.” [2]

Müslim ve Ahmed ibn Hanbel’in rivâyetlerine göre de Übeyy ibn Ka‘b şöyle demiş: “Mescidde idim. Bir adam girip namaz kılmağa başladı. Kur’ân’ı benim bilmediğim bir tarzda okudu. Sonra başka birisi girdi, o da öteki arkadaşı gibi okudu. Namazı bitirdiğimizde hepimiz Allah’ın Elçisi(s.a.v.)in yanına girdik. Dedim ki:

– Bu adam, benim bilmediğim bir tarzda Kur’ân okudu. Başka biri girdi, o da arkadaşının okuduğu tarzda okudu.

Allah’ın Elçisi (s.a.v.), onlara okumalarını emretti ve okumalarını beğendi. İçime, câhiliyye devrinde bulunduğum sıradaki yalanlamadan daha şiddetli bir yalanlama düştü (içimde derin bir kuşku uyandı). Allah’ın Elçisi (s.a.v.) durumumu anlayınca göğsüme vurdu, vücudumdan ter boşandı, korkarak Allah’a bakar gibi idim. Buyurdu ki:

– Ey Übeyy, bana ‘Kur’ân’ı bir harf üzere oku’ diye haber gönderildi. ‘Ümmetime kolaylaştır’ diye cevap verdim. İkinci kez bana (Cib­rîl’i) gönderdi, ‘İki harf üzere oku’, dendi, Ben yine ‘Ümmetime kolaylaştır’ diye cevap verdim. Üçüncü kez gönderdi ‘Kur’ân’ı yedi harf üzere oku, her defa senin istediğini kabul ettim, ümmetine kolaylaştırdım, dedi. ‘Allahım, ümmetimi bağışla, Allahım ümmetimi bağışla’ dedim. Üçüncüyü de İbrâhîm de dahil, halkın bana muhtâcolacağı bir güne bıraktım (o zaman onları bağışlatmak için şefâ’at edeceğim).” [3]



[1] . Buhârî, Fedâilu’l-Kur’ân: 5, Bed’u’l-halk: 6; Müslim, Müsâfirîn: 27; İbn Hanbel, Müsned: 1/264.

[2] . Müslim, Salâtu’l-musâfirîr: 273-274

[3] . Müslim, Salâtu’l-musâfirîn: 273; el-Fethu’r-Rabbânî: 18/38

 

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş