KURAYZA OĞULLARI SEFERİ (4)
Perşembe, 05 Haziran 2014 00:00

KURAYZA OĞULLARI SEFERİ (4)

(...dünden devam)

Kuşatma altında bir kurtuluş umudu kalmadığını anlayan Kurayza Oğuları, müttefikleri olan Evs’in lideri Sa‘d ibn Mu‘âz’ın hükmüne razı olacaklarını bildirdiler.

Hendek’te düşmanın attığı ok ile kol damarı kesilmiş bulunan Sa‘d ibn Mu‘âz, Rufeyde isimli bir hanımın çadırında tedâvi görüyordu. Kurayzalılar Sa‘d’ı hakem yapmak isteyince Peygamber (s.a.v.), onun Medîne’den getirilmesini emretti. Sa‘d’ı götürmek üzere bir eşeğe bindirdiler. Evsli bazı kişiler, Sa‘d’dan, Kurayza Oğullarına acımasını, onlara iyilik etmesini rica ettiler. Hiç sesini çıkarmayan Sa‘d, fazla ısrar karşısında:

– Şimdi Sa‘d için Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeden doğru hüküm verme zamanı geldi! Dedi.

Hz. Peygamber, Sa‘d çadırına doğru yaklaşınca ashâbına:

– Efendinizin önünde ayağa kalkınız! Dedi.

Müslümanlar da ayağa kalkarak Sa‘d’a saygı gösterdiler, böylece onun vereceği hükmün uygulanacağına işaret etmiş oldular. Sonra Allah’ın Elçisi Sa‘d’a:

– Şunlar senin vereceğin hükme razı oldular. Onlar hakkında istediğin hükmü ver! buyurdu.

Vereceği hükmün geçerli olup olmayacağını Peygamber’e ve orada bulunanlara sorup, olumlu yanıt alan Sa‘d:

– Savaşçılarının öldürülmesine, çocuklarının ve kadınlarının tutsak edilmesine hükmediyorum! dedi.

Peygamber (s.a.v.):

– Sen kral hükmüyle (başka bir rivâyete göre: Allah’ın hükmüyle) hükmettin! dedi.

Savaşta kolunun atardamarı kesilmiş olan Sa‘d, daha sonra yarası açıldığı için kan kaybından ölmüştür (Müslim, Cihâd: b. 22, h. 64-67; Ahkâmu’l-Kur’ân: 3/1502; İbn Kesîr, Tefsîr: 3/478-479).

Kurayza yurdunun fethi, beşinci Hicret yılının Zu’l-Ka‘de ayının sonunda olmuştur. Allah’ın Elçisi, Kurayza Oğullarını önce Hâris kızının evinde hapsetmiş, Medîne çarşısına çukurlar eştirmiş, sonra bunlar elleri arkadan bağlanarak gurup gurup götürülüp boyunları vurulmuştur.

Boynu vurulanlar arasında Yahûdî liderlerinden Huyey ibn Ahtab ve Ka‘b ibn Esed de vardı. Huyey, üzerine gül rengi bir kaftan giymişti. Fakat düşmanın soyup almaması için kaftanını her yanından parmak parmak kesmişti. Elleri iple boynuna bağlı olarak Allah Elçisi’nin huzuruna getirilen Huyey ona bakıp şöyle dedi:

– Vallahi sana düşmanlığımdan dolayı ben nefsimi kınamadım. Fakat ne yapayım, Allah’ın perişan ettiği perişan olur!

Sonra:

– Ey insanlar, zararı yok, Allah’ın emridir, bu büyük belâ İsrâîloğullarının yazgısıdır, dedi ve oturdu. Boynu vuruldu.

Kadınlar ve sakalı bitmemiş çocuklar öldürülmemiş, sadece tutsak edilmişlerdir. Yalnız bunlardan Hakem ibn Kurazî’nin karısı Bunâne’nin de boynu vurulmuştur. Hallâd ibn Süveyd’in üzerine el değirmeni taşını düşürüp onu öldüren bu kadın hakkında Hz. Ayşe şöyle demiştir:

– Vallahi o kadın benim yanımda idi. Allah’ın Elçisi, erkeklerini çarşıda öldürtürken o benimle şen şakrak konuşuyor, güle güle katılıyordu. Sonra birisi: “– Falan kadın nerede?” diye bağırınca

– O benim, dedi.

– Senin neyin var? Dedim.

– Öldürüleceğim, dedi.

– Niçin? Dedim.

– Yaptığım bir iş için, dedi.

Götürülüp boynu vuruldu. Vallahi onun, öldürüleceğini bildiği halde cana yakınlığını, soğukkanlılığını, gülüşünü hiç unutmam.” (Tehzîbu Sîreti İbn Hişâm: 2/8)

Atıyye el-Kurazî henüz sakalları bitmediğinden öldürülmeyip serbest bırakılmıştır ki sahâbî olmak şerefine ermiş olan bu zât hadîs de rivâyet etmiştir. Ergenlik çağına varmış olan Rifâ‘a ibn Samuel el-Kurazî ise Hz. Peygamber’in teyzelerinden Selmâ binti Kays’a sığınmış ve Selmâ’nın ricasıyla, Peygamber tarafından bağışlanmış, Müslüman ve sahâbî olmuştur.

(devamı yarın..)