ŞEHÎD HAKKINDAKİ HÜKÜMLER (2)
Cumartesi, 31 Mayıs 2014 00:00

ŞEHÎD HAKKINDAKİ HÜKÜMLER (2)

(...dünden devam)

Allah yolunda öldürülene "şehîd" denir. Kendisine Cennetle şe­hâdet edildiği veya hazır olan rızkı yiyeceği için böyle kimseye "şehîd" denmiştir. Ancak bu ta‘bîr, hadislerden alınmıştır. Kur'ân-ı Kerîm'de şe­hîdler, savaşta öldürülenler anlamında değil, gerçeği bilen ve buna tanıklık eden Tanrısal bilginlerdir ki bunların başında peygamberler gelir.

“Allah yolunda öldürülenlere, ‘ölüler’ demeyin; hayır, onlar diridirler, ama siz farkında olmazsınız.” (Bakara: 92/154)

Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma; hayır, (onlar) diridirler, Rab’leri katında rızklanmaktadırlar.” (Âl-i İmrân: 94/169)

Bu âyetler, Allah yolunda öldürülenlere ölü denmemesini, çünkü onların diri ve Rableri katında rızklanmakta olduklarını, fakat insanların bunu fark etmediklerini bildirmektedir.

Şehîd üç kısımdır: 1) Dünyâ hükmünce şehîd, 2) Âhiret hük­münce şehîd, 3) Hem dünyâ, hem de âhiret hükmünce şehîd.

Asıl şehîd, üçüncü kısma dâhil olan şehîddir. Birinci ve üçüncü kısım şehîdlerin dünyâda hükümleri aynıdır.

Bunlar yıkanmazlar. Namazları kılınıp elbiseleri ile defnolu­nur­lar. İkinci kısım şehîd, dünyâda şehîd mu‘âmelesi görmez, âhirette şehîd sevâbına erer.

Savaşta Allah yolunda savaşırken öldürülen insan, hem dünyâ, hem âhiret hükmünce şehîddir.

Şer'an şehîd: Savaşta öldürülen; eşkıya, hırsız tarafından evinde öldürülen, üzerinde yara izi olarak savaş meydanında ölü bulunan; haksız yere kasten öldürülen kimse şehîddir.

Dünyâ ve âhiret hükmünce şehîd olabilmek için Müslüman, bü­lûğa ermiş, büyük hadesten (hayz, nifâs ve cenâbetten) temiz olmak, vurulduktan sonra yeme, içme ve konuşma gibi bir şey yapmadan ölmek şarttır. Böyle bir kimse yıkanmadan, namazı kılınıp kanlı elbisesiyle gö­mülür. Üzerindeki elbise kefen olmaya uygun değilse (meselâ, otla kendisini örtmüş ise) o zaman elbisesi çıkarılır, silâhı, zırhı da çıkarılır. Elbisesi sünnet kefenden az ise ilâve edilir, fazla ise fazlası çıkarılır. Ayakkabısı ve şapkası da çıkarılır. Bütün elbisesini çıkarıp başka bir kefene sarmak mekrûhtur. Elbise, şehîdin ûzerinde şehîdlik alâmetidir

Öldürülen kimse cünüp, hayız, nifâs halinde ise yahut sabî, mec­nun olursa yahut vurulduktan sonra savaş alanından yaralı olarak başka yere götürülür de yer, içer, tedavi görürse veya aklı başında olarak üzerinden bir namaz vakti geçerse veya vasiyyet eder, bir şey alır, satar veya çok konuşursa bu kimse yıkanır.

Çarpışma devam ederken konuşma, yeme, içme irtisas sayılmaz. Bunları savaş ânı geçtikten sonra yapan kimse yıkanır. Yoksa savaş ânında konuştuktan sonra da ölse yine yıkanmadan gömülür,

Ateşte yanmak, suda boğulmak, tâûndan ölmek de bir mü'min için âhiret şehîdliğidir. Fakat bu kimse normal bir insan gibi yıkanır, defnedilir. Âhirette şehîdlik mertebesine erer.

Hadîslerde şehîd sevâbı alacakları bildirilenler: Gebe veya bâkire ölen kadın, sel, sar'a, humma ile ölen; evinden; çoluk çocuğundan uzak yerde ölen; yıldırım çarp­masiyle, hayvan parçalamasıyle, karın ağrısı ile boğulmak, enkaz altında kalmak suretiyle ölen; Allah rızâsı için müezzinlik yapan, sâdık tüccar, karısına, çocuğuna, eli altında bulunanlara yedirip içiren ve Allah'ın emrini tatbik eden kimseleri Kıyâmet gününde şehîdler mertebesine sokmak, Allah'ın üzerine bir haktır. Denizde boğulan, şehîd sevâbı alır. Maden ocaklarında göçük veya yangınla, dumanla boğulup ölenler şehîd sayılır. Nâmûsuna sabrederek ölen kadın şehîd sevâbı alır. Her gün yirmi beş kere: "Allahumme bârik lî fi'l-mevti ve fîmâ ba'de'l-mevti" deyip de döşeğinde ölene Allah şehîd sevâbı verir. Kuşluk namazı kılan, her ay üç gün oruç tutan, seferde ve hazarda vitri hiç terk etmeyene şehîd sevâbı verilir. Hastalığında kırk kere "Lâilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu mine'z-zâlimin" diyene şehîd sevâbı verilir. İyileşse de affedilmiş olarak iyileşir (Tahtâvî’den. Ni'met-i İslâm, 2/626).

***

 

Savaşta müslüman şehîdlerle kâfir maktuller birbirine karışırsa, çoğunluğa göre hükmedilir. Müslüman çok ise müslümanlara niyet edip üzerlerine namaz kılınır. Değilse namaz kılınmaz. Ancak Müslüman ol­duğu bilinenin üzerine namaz kılınır. Hepsi bir kabristana gömülür.