BÂTINÎ TEFSÎRLERİ (1)
Pazartesi, 05 Mayıs 2014 00:00

BÂTINÎ TEFSÎRLERİ (1)

Sayın Hocam; Batınî Tefsiri ne demektir? Böyle bir tefsir kabul edilibilir mi? Ve Batınîlik hareketleri nelerdir? İslâm’da tahrifata yol açan tefsir metodu acaba bu yöntem midir? Teşekkürler...

Cevap: İşârî Tefsîrle de ilgili olan bu soru vesilesiyle biraz bâtınîlerin tamamen küfür ve ilhad olan tefsîrlerinden söz etmek istiyorum. Batınîlerin amacı, Kur­’ân'ın açık anlamını tamamen inkâr ve bu suretle şeriati kökünden yık­maktır. Onlar diyorlar ki:

Emredilen namaz bu namaz değildir. Yahut bu namaz kamuya emirdir. Onlara göre namaz: Bizim sırlarımızı bilmek; oruç sırlarımızı gizlemek; hac mukaddes şeyhlerimizi ziyaret etmektir. Cehennem, şeriatlere bağlanmak; onun yükleri altına girmektir; Allah'ın çıkaracağı dâbbe, her zaman ilmini söyleyen âlimdir. Sura üfleyen İsrafil de ilmiyle üfleyip kalbleri dirilten âlimdir. Cibrîl (Cebrâîl), Faal Akıldır. Bütün mevcudat ondan feyz alır. Kalem Akl-ı Evvel(İlk Akıl)dir. İbrahim'in gördüğü yıldızlar, ay, güneş; nefis, akıl ve Vacibü'l-Vücud'dur. Peygamberin (s.a.v.)in gördüğü dört nehir, dört elementtir. Gökte gördüğü Peygamberler yıldızlardır. Âdem Ay, Yusuf Zühre, İdris Güneştir.” (Bkz. İbni Teymiyye, Risale fî İlmi'z-Zâhiri Ve'1-Bâtın, Mecmautu'r-Resâ'ili'l-Münîriyye arasında, s. 232-233, Mısır.)

Süleyman Davud'a varis oldu” (Neml Sûresi: 19) âye­tini: Süleyman imamdır. Peygamberin ilmine varis olmuştur” şeklinde tefsîr ediyorlar. Cünüplüğün anlamı, müstecîb'in (yani mürîdin) istihkak rütbesine erişmeden (sırrı alacak olgunluğa erişmeden) sırrın kendisine ifşa edilmesine çalışmasıdır. Guslün manâsı, böyle yapanın ahdini tazelemesidir. Temizlenmenin ma­nâsı imama tabi olmaktan başka her türlü itikaddan temizlenmektir. Teyemmüm, dâî veya imamı görmek için me'zun'dan izin almaktır. Kâbe Peygamber, bab Alî; Safa Peygamber, Merve Alî; telbiye dâî'ye icabet (uymak); yedi kez tavaf, yedi imama kadar Muhammed'i tavaftır. Beş vakit namaz dört usule ve bir imama delâlet eder. İbrahim’in atıldığı ateş” hakîki âteş değil, Nemrud'un gazabıdır. İbrahim'in İshak'ı kesmesi, onun üzerine ahd almaktır. Musa'nın asası, sihirbazların şüphelerini yutan kanıtıdır. Denizin yarılması, Musa'nın ilminin onlardan ayrılmasıdır. Deniz âlimdir. Bulutun gölgelendirmesi, Musa'nın onları irşad için imam tayin etmesidir. Menn gökten inen ilimdir: Selva dâî'dir. Çekirge, kımıl ve kurbağa Musa'nın onlara musallat olan soruları, yanıtlarıyla onları susturmasıdır. Dağların tesbihi dinde şiddetli adamlardır. Süleyman'ın hükmettiği cinler o zamanın bâtınîleridir. Şeytanlar, güç eylemlere (ibadetlere) katlanan zahir erbabıdır…(Şatıbî, el-Muvafakat, 3/394-395)

Bütün bunlar dini kökünden kaldırmağa yönelik asılsız savlardır.

Bâtınîlerin asıl nazariyecileri (teorisyenleri) ve kurucuları İhvân-ı Sa­fâ'dır. İhvân-ı Safa (Saf, Tertemiz Kardeşler) onuncu asırda yaşamış bir elit topluluktur. Bunlar Şeriat-i Muhammediy­ye'nin sonradan gelen emirler, çıkan ihtilâflar ve fitneler yüzünden bozulduğu fikrini ileri sürmüşler ve bunu temizlemek için Yunan felsefesiyle şeriatı birleştirmeyi gaye edinmişlerdir.

(devamı yarın..)