KASITSIZ YANILMALAR (ZELLETÜ'L-KARÎ) SORUMLULUK GETİRMEZ

Değerli hocam öncelikle hayırlı akşamlar, çalışmalarınızda başarılar dilerim. Kısaca sorum şu: bugün elime Ömer Nasuhi Bil­men’in ilmihali geçti. Ona göz gezdirirken aşağıda kitabından yap­tığım alıntıyı okuyordum. Ben Arapçayı kendi çapımda öğrenmeye çalışan biri olarak orada bir hususu anlayamadım beni aydın­latırsanız çok mutlu olurum. Orada şöyle bir cümle var.

"Lâ ilâhe" diyerek durduktan sonra "İlâhû" denilse veya "Kaleti'l-Yehudu = Yahudiler dedi" deyip durulduktan sonra "Uzey­rün ibnullahi = Üzeyr Allah'ın oğludur" diye başlanılsa, problem ne anlayamadım. Yani Yahudiler dedi deyip durunca ardından Üzeyir Allah'ın oğludur demekle durmadan okumak arasında ne fark var? Durup okuyunca anlam mı değişiyor anlamadım. Burada durunca ne gibi problem oluyor beni aydınlatırsanız sevinirim. Saygılar.

Ben aşağıya kitaptan aldığım alıntıyı aynen aktardım:

Kur'ân okunurken durulmayacak yerde durulsa veya ilk olarak bu yapılsa, bakılır: Eğer bununla mana bozulmazsa ittifakla namaz fasid olmaz. Fakat mana değişirse, bunda ihtilâf vardır. Kabul edilen fetva bununla da namazın bozulmamasıdır. Müc­tehidlerden sonraki âlimlerin görüşü budur. Çünkü bunda da ço­ğunluk için bir güçlük vardır, herkes manayı bilip ona göre Kur'ân okuyamaz. Ayrıca unutmak ve nefes kesilmek gibi haller­den de kurtulamaz. Bunun için "Lâ ilâhe" diyerek durduktan sonra "İllâllhû" denilse veya "Kaleti'l-Yehudu = Yahudiler dedi" deyip durulduktan sonra "Uzeyrün ibnullahi = Üzeyr Allah'ın oğludur" diye baş­lanılsa, tercih edilen görüşe göre, namaz bozulmaz...

Cevap: Birinci kelime Tevhîd kelimesidir. Lâ ilâhe illallah, Allah’tan başka tanrı yoktur, demektir. Şimdi bu kelime söylenirken lâilâhe (tanrı yoktur) denilip durulunca, devamı söylenmediği için sadece “tanrı yoktur” anlamı çıkar. Sanki böyle söyleyen tanrının olmadığını söylemiş olur. İlla istisna edatıdır. Birinci cümlenin aksini ispat eder. İllallah (Allah vardır) demektir. Tüm cümle olarak lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka tanrı yoktur) demek olur. Ama halk zaten manayı bilmez. Onun için lâ ilâhe (tanrı yoktur) deyip durarak hefes aldıktan sonra illallah (ancak Allah vardır) denmesi, kasten olmayıp bilinçsiz söylendiği için namazı bozmaz. İkinci örnekte Kaleti’l-YehûduUzeyrun ibnullah âyeti (Yahudiler, Uzeyir Allah’ın oğludur, dediler) anlamına gelir. Şimdi bu cümleyi bölerek: Kaletil-Yehudu (Yahudiler dediler) sözünün ardından durup nefes aldıktan sonra “Uzeyrun ibnullah” okununca (Uzeyir Allah’ın oğludur) denmiş olur. Yani Uzeyir’in, Allah’ın oğlu olduğunu söyleyen Yahudiler değil de okuyan kimsenin kendisi olur. Okuyan böyle söylemiş olur. Elbette kasıtlı olarak böyle söylemek İslâm’ın tevhid inancına aykırıdır. Ama halk manayı bilmediği ve bilinçli olarak böyle bir söz söylemeyeceği için kasıtsız olarak Kaletil-Yehudu (Yahudiler dediler) sözünden sonra durmak namazı bozmaz. Çünkü hiçbir mü’min bunu kasıtlı söylemez ve böyle bir anlam kastetmez.