İYİ İNSAN OLMAK ÇOK KOLAY (2)

(...dünden devam)

Yaşadığımız âlemde ne varsa hep bize hizmet için bir iş görmekte, Güneş, Ay, yıldızlar yiyeceğimiz ekmeğin buğdayını, meyvemizi, sebze­mizi, hayvanlarımızın besinini, özetle yaşayabilmemiz için gerekli her şeyi hazırlamak üzere her biri bir iş görmekte, bir ışık vermekte, sanki uzayda birer gemi olan bu varlıklar İlâhî hazineden erzakımızı taşımaktadır.

"İslâm’da ruhbanlık (yani tamamen dünyâdan el etek çekip kendini ibâdete vermek) yoktur.”

Peygambermiz (s.a.v.): “Her peygamberin bir ruhbanlığı vardır. Bu ümmetin ruhbanlığı da yüce Allah yolunda cihâddır (yani çabadır, uğraştır)” buyurmuştur (Müsned: 3/ 266).

Tamamıyla kendini ibâdete verip dünyâdan el etek çekmek uygun olmadığı gibi, tamamıyla dünyâya dalıp Âhireti unutmak da büsbütün fe­lâkettir. Çünkü dinde aşırılık, dini amacından saptırır. Allah'ın koymadığı hükümlerin konmasına, yasaklamadığı şeylerin yasaklanmasına yol açar. Bu da insanların hareket alanlarını daraltır. Dinin amacı, insanın elini kolunu bağlayıp, onu vehimlerin tutsağı yapmak değil, hurafelerden kurta­rıp her şeyden özgür, sadece Allah'a tertemiz kul yapmaktır. Din, ruhu bezeme yöntemidir. Allah'ın Elçisi (s.a.v.): "Dinde aşırılıktan sakının. Çünkü sizden öncekiler, dinde aşırı gittiklerinden ötürü helâk oldular” buyurmuştur (Dârimî, Siyer: 45; İbn Hanbel, Müsned: 4/127, 5/318, 330).

Şeyh Sa'dî Gülistan’ında şöyle der:

"Çalış, sâlih amel yap da ne istersen giy.

Başına taç koy, omzuna bayrak.

Zâhidlik, yamalı hırka giymekle olmaz;

Temiz zâhid ol da ipek giy!"

İnsanın, erdem sahibi, mutlu ve huzurlu olabilmesi için İlâhî rahmet deni­zinin içinde yaşadığının bilincinde olması gerekir. Bu bilinç insanı mekârim-i ahlâkın (güzel huyluluğun) doruğuna çıkarır. Son Peygamber Hz. Muhammed (s. a. v.), diğer peygamber kardeşleri gibi insanlığa, insan-ı kâmil olmanın reçetesini sunmuştur. İşte bu reçete, Tanrı’nın son mesajı yüce Kur’ân’dır. Muhammed’î hidâyetin ve ahlâkın yöntemini açıklayarak, melek insan top­lumunu oluşturmayı amaçlayan Kur’-ân’ın başlıca hedefi, her türlü iyiliğin ve erdemin kaynağı olan Mahabbetullah’ı gönüllere yerleştirmektir. Çünkü Allah sevgisi, insan ruhunu olgunlaştırır, yüceltir.

***