ÂDETLİ BAYAN HAC VE UMRE'DE... (2)

(...dünden devam)

Özet Tefsîr’de yazdıklarım:

Âdetli kadının namaz kılamayacağı hakkındaki rivâyet, sadece Hz. Âişe’ye dayandırılmaktadır. O da ilim ifade edecek nitelik ve güçte değildir. Yine Âişe’den gelen bir rivâyete göre düzensiz âdet gören bir kadın, Allah’ın Elçisine gelip bu durumda namaz kılıp kılamaya­cağını sormuş, Allah’ın Elçisi ona: “O gerçek âdet değildir, yıkan ve namazını kıl!” demiştir. Bu kadın, her vakitte yıkanıp namazını kılarmış (Müslim, Hayd: b. 14, h. 62-66).

Bu rivâyeti duyan Abdu’r-Rahmân ibn Hişâm: “Allah, Hind’e rahmet eylesin. Keşke bu fetvâyı duysaydı. Vallâhi bu özründen (yani âdet halinden) dolayı namaz kılamadığı için ağlayacak derecede üzülürdü! (Meğer bu halde namaz kılınabiliyormuş ama o bunu bilmiyordu)” demiştir (Müslim, Hayd: b. 14, h. 64).

Bir rivâyete göre Hz. Âişe, “Hayız günlerindeki namazlarını kazâ etmemiz gerekir mi?” diye soran bir kadına: “Sen Harûriyye(Hâ­ricîler)­den misin? Allah Elçisi zamanında biz âdet görürdük. Bize (âdetten sonra) namazımızı değil, sadece orucumuzu kazâ etmemiz emredilirdi” demiştir (Müslim, Hayd: b. 15, h. 67-68).

İşte âdetli kadının namaz kılamayacağı, oruç tutamayacağı hakkın­daki delîl sadece Âişe’ye dayandırılan bu rivâyet­lerdir. Zan ifade eden bu rivâyetlerle Kur’ân’ın kesin emri askıya alınamayacağı gibi, bu rivâyette âdetli kadının namaz kılamayacağı hakkında bir söylem de yoktur. Sadece âdetli kadının, kılmadığı namazı kazâ edip etmeyeceğine dair bir sorunun cevabı vardır. Önce Hz. Âişe’nin, namazın kazâsından söz etmesi de kuşkuludur. Çünkü Peygamber döneminde öyle günlerce kılınmayan namazların kazâsından söz edilmez. O dönemde Müslümanlar, namaz­larını özürsüz olarak terk etmezlerdi. Özür dolayısıyla bir iki vakit veya bir iki günlük namazlar da kazâ olarak değil, tertîb ile cem‘edilerek kılınırdı.

İnsanın isteği dışında oluşan özür, ibâdete engel değildir. Hz. Peygamber, düzensiz âdet gören kadına, yıkanıp namaz kılmasını emretmiş ve bu kadın, her namazında yıkanarak (veya abdest alarak) namaz kılmıştır. Şimdi düzensiz âdet görme ile, düzenli âdet görme arasında ne fark vardır? İkisinde de kadından gelen kan, aynı kandır. Gelen kan, pis görüldüğü için bu kadına, temizlenip, yani abest alıp namazını kılması emredilmiştir. İnsanın elinde olmayan bir hal, neden onun ibâdetine engel olsun? Düzensiz âdet görme özür sayılıyor da, normal âdet görme neden özür sayılmasın?

 

(devamı yarın..)